İtiraflar..




Bir daha asla!
SsSsSs, Kadın, 25, İstanbul
İki gün önce arkadaşlarımla ruh çağırdık. İşin dalgasında olan ben, Zeki Müren’in ruhunu çağırıp ondan bir şarkı istedim. O an güldük eğlendik ama iki gecedir, tam uykuya dalacakken, kulağımda Zeki Müren’in sesi, Veda Busesi'ni söylüyor. Uyumaya korkar oldum.
— Sanat Güneş’imiz, ben ettim sen etme, sen yattığın yerde rahat uyu ve lütfen bırak beni, ben de rahat uyuyayım.

Önden iki bilet
STAR, Erkek, 41, Istanbul
Geçtiğimiz yaz, Fethiye sahili oldukça kalabalık, tüm barlar menülerini görülebilecek yerlere koymuşlar, günün spesiyalleri iri harflerle yazılmış. Orta yaş üstü iki hızlı Anadolu erkeği menüyü inceliyor. Sex on the beach 12 YTL kısmi oldukça ilgilerini çekiyor ve kapıda duran garsona bomba soru yöneltiliyor;
— Birader yapıyoz mu? Yoksa sadece seyredecez mi?

Ayıcığım(!)
Voncroy, Erkek, 25, Eskisehir
Sevgilimle ilk defa yalnız bir gece geçireceğim için endişeliyim, endişemin tek nedeni ise, aşırı tüylü olan vücudumu görüp garipsemesi, itici bulması. Uzun bir ön sevişmeden sonra üstümü çıkarmamı, beni görünce de sırtüstü uzanmamı söyledi. Yaptım.
Başını omzuma koydu ve parmaklarını göğsümde gezdirirken uyuklamaya başladı. Ben ise oyunu bozmak istemedim ve ona katıldım. Sabah kahvaltısına kadar her şey rüya gibiydi, hatta kusursuzdu. Ta ki o, çocukken birlikte uyuduğu ayıcığa beni benzeterek, çok eğlendiğini söyleyene kadar.

Örümcek Adam
Bizimkeselisican, Kadın, 32, Tekirdağ
Kocamın 85 yaşındaki babaannesiyle, 3,5 yaşındaki oğlum sohbet ediyor.
— Ne olacak benim paşam büyüyünce? diye soruyor babaanne. Bizimkinde cevap hazır,
— Cipaydirmen!
İyi bir şey olduğunu düşünen babaannem gözlüklerini indirip
kocama dik dik bakarak;
— Babasından bi b.k görmedik ama bu adam olacak gelin! diyor.
Kesin olur pamuk nenem benim, kesin. Sen bin yıl yaşa emi.

Suç Aleti!


Zaman 4. Murat zamanı, içki yasağı katı biçimde uygulanıyor.İki zaptiye kontrole çıkmışlar.
Önlerinden geçen bir Bektaşi’yi görmüşler ve durdurmuşlar.
— Evet, baba üstünü arayacağız!!
Bektaşi’nin ceketinin iç cebinde bir içki şişesi bulmuşlar.
— Vay sen içki içiyorsun!
Bektaşi gayet serinkanlı bir şekilde:
—Erenler ben içmiyorum buldum ama denize dökecektim.
—Olmaz! Bu bir suç aleti.
—Etmeyin eylemeyin zabit efendiler ben içmiyorum, suç işlemedim.
—Hayır, suç işlemedin ama suç aleti ile yakalandın! Bektaşi şöyle bir düşünmüş
—Peki, zabit efendiler zina etmek suç mudur?
Zabitler:
—Amannn hem de katmerli suç!!
Bektaşi dayanamamış:
—Bre vicdansızlar şimdi benim üzerimde zina aleti var, yani şimdi ben zina mı yapıyorum!

Sen?


Hoca ile Bektaşi Ramazan da içki içerken yakalanırlar ve Kadı’nın huzuruna çıkarılırlar.
—Şeytana uyduk kadı efendi, diye af dileyen hocayı, kadı affetmez ve idam cezası verir.
Sıra Bektaşi’ye geldiğinde savunmasını yapar:
—Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir.
Kadı Bektaşi’yi serbest bırakır. Bektaşi Kadı’nın huzurundan ayrılırken sorar:
—Kadı efendi, ben de şahadet getirip Müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?
Kadı efendi düşünür, bir kişiyi Müslüman yapmanın sevabını hesap eder ve Bektaşi’nin teklifini kabul eder, Hocayı da affeder.
Kadı’nın huzurundan ayrıldıktan sonra hoca Bektaşi’ye kızgınlıkla sorar:
—Sen ne biçim adamsın be, bir Hıristiyan bir Müslüman oluyorsun! Sen de hiç iman yok mu?
Bektaşi gülerek cevaplar:
—Gâvur oldum kendimi, Müslüman oldum seni kurtardım. Peki, sen ne işe yaradın?

Daha Ne?


Koyu sofu bir adamcağızla Bektaşi, bir başka kente gitmek üzere bir kervana katılırlar. Sofu, ikindi üzeri namaz kılacağını söyler yol arkadaşına.
Bektaşi:
— Geç kalırsan kervanı kaçırırsın; onun için sünneti bırak da yalnız farzı kılıver, diye öğüt verir.
Bektaşi’nin sözüne uyar sofu. Aynı günün gecesi bir yerde konaklar kervan.
Ertesi sabah sofu, Bektaşi’ye sitem etti.
— Dün bana sünneti kıldırmadın, gece rüyama Peygamber Efendimiz girdi.
Bektaşi adamın sözünü ağzına tıkar:
— Daha ne istiyorsun! Farzı da bırak!! Rüyana bu kez Tanrı girsin!

Oyuncak :))

Tanrı; Adem’le Havva’yı yaratalı birkaç saat olmuştur ve ikisi üzerindeki son rötuşları yapmaktadır. Elinde sadece monte edilecek 2 parça daha kalmıştır. Bunları hangisine takacağı konusunda bir türlü karar veremez. Sonunda onlara sormaya karar verir;
— Elimde 2 parça daha var. Bunları da sizlere monte edeceğim. Bunlardan biri ayakta işemeyi sağlıyor, diğeri...
Daha sözünü bitirmemiş ki Adem büyük bir coşkuyla hemen atılır;
— Ben, ben! Bana ver onu. Çok eğlenceli olacak. Onunla ayakta işeyebileceğim. N’olur bana ver onu!!.
Adem’in ısrarları ve çocuklar gibi zıplayıp durmasına fazla dayanamaz Tanrı, Havva’yı da bu konuda çok heyecanlı görmeyince, o parçayı Adem'e monte eder.
Adem sevinçten çılgına döner. Hemen etrafta koşturur, her yere işaretini bırakmaya başlar. Bir kayayı ıslatır. Sonra kuma adını yazar. Daha sonra da ilerisindeki bir taşı vurmaya çalışır yeni oyuncağıyla. Nihayet sakinleştiğinde Tanrı diğer parçayı monte etmek için Havva'nın yanına gider.
Havva sorar:
— Bana takacağın parça nedir?
Tanrı:
- BEYİN!! :))

Zamane!!


Afacan çocuğun doğum günüdür ve annesinden bir kırmızı bisiklet ister. Annesi de ona bisikleti hak etmediğini ve Tanrıya suçlarını itiraf ettiği bir mektup yazmasını söyler. Çocuk odasına gider ve başlar yazmaya...
"Tanrım beni hep yalan söylediğim için affedin söz veriyorum bir daha olmayacak bugün benim doğum günüm ve sizden bir kırmızı bisiklet istiyorum".
Çocuk mektubu yırtar, atar. Çünkü günahları o kadar değildir. ikinci mektubu yazmaya karar verir.
"Tanrım hep yalan söylediğim için, annemi hiç dinlemediğim için affet. Bir daha olmayacak söz veriyorum bu gün benim doğum günüm sizden kırmızı bisiklet istiyorum".. .
Bu mektubu da yırtar, çünkü bunlarda işlediği bütün günahlar değildir. Başlar üçüncü mektuba. Yine olmaz ve afacan çocuk başka bir yol denemek için annesinden izin alır ve kiliseye gider.
Bunu gören annesi çok sevinir ve yaramaz oğlunun akıllandığını sanır.
Küçük çocuk kilisede Meryem ananın heykelinin yanında, bir sağa bir de sola baktıktan sonra onu çantasına koyar ve eve götürür.
Evde yine odasına çıkar ve Tanrıya son mektubunu yazar:
"Bana kırmızı bisikleti alıyormusun? Anan elimde rehin!. Onu bir daha göremeyebilirsin!!”.

Borsa nasıl çalışıyormuş?


Bir zamanlar köyün birine bir adam gelir ve tanesi 10 $’dan maymun alacağını söyler.
Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymunları yakalamaya başlar.
Adam,binlerce maymunu 10 $’dan satın alınca ortalıkta maymunlar azalır, yakalaması zorlaşır. Köylüler tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken adam tanesine 20 $ vereceğini söyler.
Tekrar heveslenen köylüler tekrar maymunları yakalamaya başlar. Bir süre sonra da maymun fiyatı 25 $’a çıkar. Ancak bırak yakalamayı maymuna rastlamak bile çok zorlaşır.
Bunun üzerine adam fiyatı 50 $’a çıkardığını, ancak kendisinin işi olduğu için şehre gitmesi gerektiğini, yardımcısının onun yerine alım yapacağını söyler.
O yokken yardımcısı köylülere;
— Şu büyük kafesteki maymunlar var ya ben onların tamamını size tanesi 35 $’dan satayım,siz de adam gelince ona 50 $’dan satarsınız. Köylüler bütün birikimlerini bir araya toplayarak bütün maymunları satın alırlar.
Sonra mı? Yardımcısı da şehre gider.:))

Çıban..


Varlıklı çapkının erkeklik organında bir çıban çıkar. Türkiye’de hangi doktora gitse aldığı yanıt;
- Kökünden kesilmesi gerekir. Yoksa ölürsünüz!
Arkadaşları Fransa’yı önerir, gider. Orada da başvurmadığı doktor kalmaz. Sonuç aynıdır. Amerika' ya da gider, yararı yoktur. Çok kızar. Bir zenci doktor, adama acır;
- Kimseye söyleme. Afrika’da bizim kabilenin büyücüsü dedemdir, sana yardımcı olabilir. Adamcağız adresi alır, Afrika' ya gider. Kabileyi ve Büyücü dedeyi bin bir güçlükle bulur. Utanarak büyücü dedeye;
- Bütün doktorlar kökünden hemen kesilmesi gerekir. Yoksa yakında ölürsün dediler, diye üzüntü içinde derdini anlatır.
Büyücü muayene eder ve kendinden emin bir şekilde güler;
— Korkma! Tam zamanında beni buldun!
Hemen bitkilerden ve yabani hayvan dışkılarından bir merhem yapar. Güzelce sürer- sarar;
- Her akşam bana gel, 7 akşam merhem sürmemiz gerekir. Adam sevinçle ayrılır. Her akşam gelir, merhem sürülür, 7.gün akşamı yine merhem sürülür. Tedavinin iyi gittiğinden emin ve mutlu bir şekilde, çok az konuşan büyücüye;
- Nasıl kesilmesinden kurtuluyor muyum?
Büyücü ağır ağır başını sallar. Çubuğundan emin bir eda ile dumanı çeker. Dumanı mağrur bir eda ile üflerken;
- Yok artık kesmek. Yarın gece ay doğarken kendiliğinden düşmek!!

Tanışıyormuyuz))


Genç baba, oğluyla beraber Migros'ta alışveriş yaparken karşıdan çok güzel sarışın bir kadının kendisine el salladığını ve gülümsediğini görür. Hemen kadının yanına gider. Elini uzatır;
— Tanışıyor muyduk, özür dilerim ama çıkaramadım!
Genç güzel kadın;
— Çocuklarımdan birinin babasısınız, deyince adam şaşırır.
Biraz düşünür ve kısık sesle kadının kulağına eğilip sorar:
— Bekârlığa veda gecemde bütün arkadaşlarımın önünde yattığım fahişe siz miydiniz? Kusura bakmayın çok sarhoştum hatırlayamıyorum..
Kadın kıpkırmızı olur ve sinirli bir şekilde;
— Hayır beyefendi. Bu yıl okula başlayan küçük oğlunuzun İngilizce öğretmeniyim!

Rezervasyon:))


Bir rahibe taksiyi çevirir ve yola çıkarlar. Ama taksi sürücüsü aynadan sürekli rahibeye bakmaktadır. Rahibe;
— Neden öyle bakıyorsunuz?
— Çok özür dilerim rahibe, size bir şey söylemek istiyorum ama kızarsınız diye de öyle çok korkuyorum ki!
Rahibe gülümsemiş:
— Sevgili oğlum, benim yaşımda, üstelik de rahibe olan birine ne söylersen söyle hoşgörülü davranacağıma emin olabilirsin. Bana her istediğini söyleyebilirsin..
Bunun üzerine taksi şoförü utana sıkıla:
— O zaman. Şeyy..Benim en büyük fantezim bir rahibeyle sevdiğim şekilde sevişmekti de....
Rahibe yine gülümsemiş:
— Ah bu muydu sevgili oğlum. Yalnız küçük bir sorun var. Kesinlikle hem bekar, hem Katolik olman gerekiyor. Yoksa Tanrı'ya hesabını veremem.
Şoför sevinçle haykırır:
— Evet!! Evet.!.. Ben bekarım ve Katoliğim!!
— O zaman şuradan ormanlık yola sapalım.
Ormana giderler, adam orada en büyük fantezisini gerçekleştirir. Her şey bittikten sonra rahibe bir bakar, adam hüngür hüngür ağlıyor..
— Neyin var sevgili oğlum?
— Rahibe!! Vicdan azabı çekiyorum, n'olur beni bağışlayın.. Ben size yalan söyledim... Ben aslında hem evliyim, hem Yahudi’yim'...
Bunu duyan rahibe güler:
— Ah sevgili oğlum kendini üzme. Aslında ben de gerçek rahibe değilim..İsmim Cemil, muhafazakar ibneyim ve kıyafet balosuna gidiyorum'

Peder?


Gencin biri günah çıkarmaya kiliseye gider. Rahiple birlikte günah çıkarma odasına girer başlar anlatmaya;
— Peder, büyük günah işledim.
— Evet oğlum... Ne yaptığını anlat bana... Tanrı
seni affedecektir. .
— Kız arkadaşımla üç yıldır çok güzel giden bir
ilişkimiz var. Ve aramızda ciddi bir yakınlaşma
olmadı. Dün onu görmeye evine gittim, kız
kardeşinden başka evde kimse yoktu. Ortalıkta
kimsenin olmadığını görünce kardeşiyle
beraber olduk...
— Oh, bu çok kötü evlat!. Fakat yaptığının kötü bir
şey olduğunun farkındasın. Tanrı affetsin...
— Peder, geçen hafta kız arkadaşımı görmeye
işyerine gitmiştim. İş arkadaşlarından biri
dışında iş yerinde kimse yoktu. Ortalıkta
kimsenin olmadığını görünce iş arkadaşıyla da
birlikte olduk..
— Oh, bu hiç de iyi olmamış doğrusu!.
— Peder, gecen ay, kız arkadaşımı aramak için amcasının evine gitmiştim. Yengesinden
başka evde kimse yoktu. Ortalıkta kimsenin olmadığını görünce, yengesiyle de birlikte
olduk..
Genç karşılık gelmediğini görünce seslenir:
— Peder? Peder, neredesiniz?
Hiç ses yok... Kilisenin içinde rahibi aramaya başlar ve onu piyanonun arkasındaki masanın altında saklanır bulur;
— Peder, niçin orada saklanıyorsunuz?
— Şeyy. Birden ortalıkta senle benden başka kimsenin olmadığını fark ettim de..

Temel'li...


Bagaj
Temel ile Cemal terorist olmaya karar vermişler. Cemal'in elinde bir bomba, arabasıyla dolaşıp duruyorlar ve bombayı koyacak yer arıyorlar.
Cemal:
-Uyy Temel,şu arabayi piraz yavaş sur, elumdeki patlayacak.
-Düşunduğun şeye bak, ben yedeğini aldum. Bagajda bitane daha vardur.

Tarife
Temel Almanya'da bir otele giderek oda fiyatlarını sorunca, resepsiyondaki;
-1.Kat 200 mark, 2. kat 190 mark, 3.kat 180 mark, 4.kat 170 mark, 5.kat 160 mark.
Temel;
-Teşeççur ederum, penum içun yeterince çok katlu değildur da!!


Suç Aleti
Bir gün temel dursun'u bıçaklayıp öldürmüş sonra da mahkemeye çıkmış.Hakim elinde suç aleti olan bıçağı göstermiş;
- Bunu tanıyor musun?
- Tanimayurum.
Sonra bir daha sormuş;
- Tanıyor musun?
- Tanimayurum da!"
Neyse Temel suç aletini tanımayınca hakim mahkemeyi ertesi gune ertelemiş.
Ertesi gün hakim yine sormuş;
- Bunu taniyor musun?
- Tanirum haçim bey!!
Hakim rahatlar gibi olmuş "tamam bu iş " diye iç geçirerek;
-Nerden taniyorsun bakalım?
Temel;
- Dun costerdun ya haçim bey.!!

Ödeşme..
Temel ile Tursun her gün mendirekte balık tutarlarmış.. Bir gün Dursun,
— Ula Temel! Hacan sen boyle paluk tutarken,pen senun eve sizsam, senin Fadimeyla
asna- fisna edup, hamile piraksam, penden cocugu olsa, senle pen ne olurduk?
Temel sakin, yanıtlamış:
— Odeşmiş olurduk da!!...

Söylenmiyor ki!!


Hastane santralinin telefonu çaldı. Arayan yaşlı bir teyzeydi..
Çekingen bir sesle sordu:
— Bir hastanın durumu hakkında bilgi verebilecek biriyle görüşmem mümkün mü?
— Ben size yardımcı olayım tatlı teyzecim. Hastanın adı ve oda numarası nedir?
Büyükanne yorgun ve titrek sesiyle söyledi:
— Halime Kaya. Oda numarası 302.
— Siz birkaç dakika hatta kalın, ben hemşiresinden durumunu öğreneyim.
Birkaç dakika sonra operatör telefona geldi:
— Haberler iyi teyzecim. Hemşire bana Halime hanımın durumunun gayet iyi olduğunu söyledi. Tansiyonu ve kalbi çok iyiymiş ve doktoru Sami bey onu salı günü taburcu etmeyi düşünüyormuş..
— Sağ olun, ne güzel haberler verdiniz. Öyle endişeleniyordum ki! Allah razı olsun evladım.
— Bir şey değil teyzecim. Halime hanım kızınız mı?
— Yok evladım, Halime Kaya benim... Hiç kimse bana bir şey söylemiyor ki...

Dekolte Muhabbetler..


Erkek: - Canım
Kadın: - Canın çıksın !!
Erkek: - Hayrola yahu, ne dedik şimdi?
Kadın: - Mini eteğimi nereye sakladın yine?
Erkek: - Güzelim içine giysene o mini eteği, ben okula giderken beden dersi günlerinde
eşofmanımı içime giyerdim. Hiç de bir kötülüğünü görmedim.
Kadın: - Onu vermezsen içinden G-stringimin göründüğü beyaz pantolonumu giyerim.
Sana da” şimdi bu moda” diye çıkarcı çağdaşlık yaparım.
Erkek: - O artık siyah.
Kadın: - Nasıl siyah?
Erkek: - Boyattım. İndirim vardı, süper oldu... Giy ama çok yakışır sana.
Kadın: - Allah belanı versin sapık, kıskanç herif. Yaz gelsin memelerimi herkese gösteri
cem. Bir yandan da külahta dondurma yiycem.
Erkek: -Yaza daha çok var. Hem çıkarcı çağdaşlık ne demek?
Kadın: - Hı?
Erkek: -Demin dedin de aklıma takıldı. Çıkarcı çağdaşlık ne demek?
Kadın: - Mini eteğimin yerini söyle, söyliyeyim!!
Erkek: -İçime giydim!
Kadın: -..........!
Erkek: -Sen giymeyince.. .
Kadın: -Kıskançlıktan öl, adi , manyak ve terk edilesi herif. Allah belanı versin.
Erkek: -Neyini kıskanayım be; mini etek mi giyiyorsun, beyaz pantolon mu? Agresif karı!...
Kadın: -Penye tişörtüm nerde, sutyensiz giyicem ve 110 metre engelli koşucam.
Kadın: - Sallansın da herkes memelerimi görsün. üstüne de senini adını yazıcam.
Erkek: - Sutyensiz olmaz! Sallanırken adımı okuyamazlar. Zaten tişörtü kapıcıya verdim.
Kadın: - Armani tişörtü mü?
Erkek: -Önce Armani'yle konuştum tabii, 'sorun değil abi bildiğin gibi yap' dedi.Aşmış adam.
Kadın: -Kıskanç, aşağılık, çağdışı öküz! Seni terk ediyorum!
Erkek: - Ha bu arada kırmızı rujun dahil bütün makyaj malzemelerini de Botanya'da ki
depremzedelere gönderdim.Zor zamanda yardım etmek lazım, moral olur Botanya'lı kadınlara.
Kadın: - KÜT!!!!!
Erkek: - Sen insanlıktan ne anlarsın be? Yokluk başına gelsin de...

Tamam, sonra?


İskoçya’da iki avcı ava çıkar. Yürüme sırasında avcılardan biri yere düşer ve hareketsiz olarak yatar. Bunu gören arkadaşı hemen yanına gelir bakar ki arkadaşı soluk almıyor, gözlerin deki ferin de kaybolduğunu fark eder ve hemen acil sevisi arar.
— Arkadaşım öldü, ne yapmam gerekir?
Telefonun ucundaki ses:
— Sakin olun ben size yardım edebilirim ama önce arkadaşının öldüğünden emin olmamız gerek.
Birkaç saniye sessizlikten sonra bir el silah sesi duyulur. Sonra:
— Tamam, şimdi ne yapacağım?

Yaşlıluk Halleri


Uzun zamandir birbirlerini görmeyen Dursun ile Temel kahvede
karsilasmislar. Dursun baslamis anlatmaya:
- Ula Temel artik yaslanduk.Ayaklarum,kollarum,basum anlayacagun her
tarafum agriyi.Bu yaslilik ne kötü biseydur.
E sen nasilsun bakalum ? Temel cevap verir:
-Eyiyum eyiyum.Anamdan dogdugum ilk günkü gibiyum. Basumda saçum
yok.Agzumda disum yok.Altuma siçayrum haberum yok.

Temel'e sormuşlar,
— Bir homoseksüelin aklını nasıl karıştırırsın?
Temel uzun süre düşündükten sonra
— 58 rakamı ile.
— O da ne demek hiçbir şey anlamadık?
— Bak nasıl aklınız karıştı sizi ib..ler sizi!

%300


İki kadın dertleşiyormuş.
— Sorma hayatım, demiş biri, başıma öyle bir felaket geldi ki, anlatılır gibi değil.
— Hayrola, ne oldu?
— Kocam yüzde 100 iktidar kaybına uğradı. Seks hayatım tamamen sona erdi.
Lafı öteki kadın almış:
- Güzelim, sen gene de haline şükret! Ya benim durumum? Benimki yüzde 300 iktidar kaybına uğradı!
Yüzde 300 lafını duyan birinci kadın itiraz etmiş:
- Hiç öyle şey olur mu ayol? Yüzde 100 kaybı anlarım da, yüzde 300 kayıp nasıl olur?
İkinci kadın anlatmış:
- Benimki geçen gün merdivenden iniyordu. Birden ayağı kaydı, yere düştü. Hem parmağını kırdı, hem dilini ısırdı!

Matematikçinin Karısı:))


Matematik profesörü eşine bir faks göndermiş:
"Sevgili karıcığım; 54 yaşına geldin, bildiğin gibi bazı ihtiyaçlarımı artık karşılayamıyorsun. Eşim olarak seninle mutluyum ve sana hiç yalan söylemedim. Bunu da sana anlatınca anlayışla karşılayacağından eminim. Bu gece 18 yaşındaki asistanımla Büyük Otelde kalacağım. Gece yarısından evvel gelirim. KOCAN"

Adam eve dönünce yemek masasının üzerinde bir not bulmuş:
"Sevgili kocacığım; Sen de 54 yaşındasın. Bu notu aldığında ben de Deniz Otelde 18 yaşında bir delikanlıyla birlikte olacağım. Sen ki matematikçisin bu işi çok iyi bilirsin. 18, 54’ün içinde üç kere ama 54, 18’in içinde kaç kere? Bilmem anlatabildim mi? Onun için sen bu gece beni bekleme, yarın görüşürüz. KARIN”

Dönme..


Temel 20 yıldır yaşadığı Almanya'dan artık gitme zamanıdır diyerek göçmen bürosuna başvurur;
- Almanya'dan kesin dönüş yapacağım da!!
Temeli hem tanıyıp hem de çok seven Göçmen bürosundaki görevli Almanlar sormuşlar;
— Niye dönüyorsun?
— Homoseksüeller yüzündendur da!!
Bürodakiler şaşırmış
— Seni rahatsız filan ediyorlarsa hemen bir şikâyette bulun, gereğini yaparız. Buradan bu yüzden ayrılmana değmez!
— Beni rahatsız etmiyorlar!
Bürodakiler yine şaşırmış;
— Peki, neden gidiyorsun?
Temel yanıtlamış:
— Burada 20 yıl önce homoseksüellik yasakti,10 yıl önce serbest oldi, 5 yıl öncede evlenmelerine izin verıldi. Homoseksüellik mecbur olmadan dönmek isteyrum da!!
Günümüze uygun yeni versiyonları bol bir fıkra!!

Ermiyi..


Temel konuşuyor kendi kendine,"Uy yarabbim!! Her şeyin doğrusunu bilirsin, ama 3 şeye aklim ermiy":
1-Neden bu kadar çeşitli içki yarattın bizi kararsız birakaysun
2-Neden kadını ay gibi yaratmadun gece gelecek gündüz kaybolacaktu
3 En önemlisi bütün vucudumuzda 200 küsur kemik koydunda neden en lüzümlü yere
bir tane bile koymadin!!
Atın Ölümü..
Temel Amerika’ya gitmiş. Orada Fransız ve Amerikalı arkadaş edinmiş. Ne olmuşsa olmuş, üçü beraber ciddi bir suç işlemiş. Mahkeme üçüne de ölüm cezası vermiş. Zamanı gelince infaz şeklini önce Fransız’a usulen sorulmuş. Fransız;
—Bizde giyotin gelenektir, şerefi vardır.
Giyotine yatırmışlar ve kafasını almışlar. Amerikalı arkadaşına sormuşlar.
—Bizde elektrikli sandalye gelenektir..
Onu da sandalyeye bağlayarak öldürmüşler. Sıra Temel’e gelmiş. Ona sorulduğunda düşünmüş;
— AİDS’ten ölmek istiyorum!
Herkes şaşırmış. Ama Doktor AİDS mikrobunu şırınga ile damardan Temel'e enjekte etmiş. Karadeniz'den vedalaşmaya gelen hemşerileri sormuş.
—Ula Temel, nettin?
Temel;
—Çaktirmayin da!!.. Prezervatif taktuytum.!!
Prostat
Temel ile Cemal hastane koridorunda karşılaştılar. Selamlaştıktan sonra, kekeme olan Cemal Temel'e sorar.
— Ha pu pu purada, ne ne ne araysun daa uşağum?
— Prostatım vardur, pelçi ameliyat olacağum.
— Pr Pr Prostat ne. Ne... nedur?
— Haçan sen nasul konuşuyusun ya, pen de öyle işeyrum da!!.

Sınav Sonuçları


Üniversitede okuyan bir öğrenci yılsonu sınavlarına girmiş ve arkadaşına:
—Ben memleketime gidiyorum, sınavlar belli olduktan sonra bana sonuçları bildir, ancak telefona ben çıkarsam bana söylersin. Telefona annem çıkarsa zayıfım olmaz ama eğer bir tane olursa Ebubekir'in selamı var dersin. İki zayıf imkânsız ya, eğer olursa Ebubekir'in Ömer’in selamı var dersin. Üç zayıf hiç olmaz da eğer olursa Ebubekir'in, Ömer’in, Osman’ın selamı var dersin. Dört zayıf imkânsız da eğer olursa, Ebubekir'in, Ömer’in, Osman’ın, Ali'nin selamı var dersin, şeklinde konuşup memleketine gelir.
Bir zaman sonra sınavlar belli olur, arkadaşı sınav sonuçlarını bildirmek için telefona sarılır, telefona öğrencinin annesi çıkar.
— Teyze, oğlunuza söyleyin Ümmet-i Muhammed'in selamı var.

Anam, Babam!


Yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği Onbaşı Mehmet`in cezalandırdığı er, yüzbaşının karşısında :
—Komutanım benim bir şikayatim var.
—Söyle.
—Mehmet onbaşı beni döğdi.
—Git, ben onun cezasını veririm.
—Ama yüzbaşım; hem döğdi, hem söğdi.
—Anladım, git cezasını veririm.
—Anama babama laf etti.
—Git cezasını veririz dedik ya.
—Benim anam da yohtur, babam da yohtur.
—Allah rahmet eylesin. Benim de öyle. Sen git anladım.
—Ama yüzbaşım, Mehmet onbaşı benim anama da laf etti, babama da laf etti.
Anam da yohtur, babam da yohtur. Anam da sensin, babam da sensin.
Yüzbaşı:
—Derhal koş; çağır Mehmet Onbaşı`yı buraya!

İş ve İşçi Bulma Kurumu...


Adamın biri iş bulmak için İstanbul İş ve İşçi Bulma Kurumu' na başvurur.Görevli memura derdini anlatır, gerekli formları doldurur;
— Beni yerleştirebileceğiniz bir iş var mı?
Memur:
— Evet, size göre bir iş var… Striptiz gösterilerinin yapıldığı revü kulübü birini arıyor... Yapılacak işleri kısaca sıralayım;
Kızların soyunma ve giyinmelerine yardımcı olmak,
Seksi ve güzel görünmelerini sağlamak için çırılçıplak vücutlarını bebek yağı ile yağlamak,
Göğüslerinin ucuna parlak küçük yıldızlar yapıştırmak..
Adam, “bu ne be!!Oy anamlar!! Nereye geldim ben? diye düşünürken birden gök gürültüsü gibi bir ses tonuyla;
— Bu işe talibim, çok istiyorum!!!
Memur:
— Peki, beyefendi madem bu işe talipsiniz, lütfen yarın sabah 4 – 5 civarında Adapazarı’nda olun!
Adam:
— Pardon, iş İstanbul’da demiştiniz?
Memur:
— Tamam, beyefendi iş İstanbul’da fakat kuyruğun sonu Adapazarı’nda!!!

Niye Ben?


Agop ile Eleni evlenmişler ve cicim ayları bittikten sonra Agop eve gelip koltuğuna kurulur kurulmaz, gazeteyi yüzüne çekip Eleni'yle hiç ilgilenmez olmuş. Günlerden bir gün Eleni, Agop'tan ilgi beklentisi ile;
—Bre Agoppp! Mutfağın penceresi bozuldu, yaparsiinn?
Agop, gazeteyi yüzünden indirmiş, gayet sinirli bir şekilde:
— Niye, ben pencereciiii?
Ertesi gün Eleni yine ilgi görmek umuduyla,
— Bre Agoppp!! Mutfağın muslugu bozuldi yaparsiinnn?
— Niye, ben muslukçiii?
Bir sonraki gün;
— Bre Agoppp!! Tuvaletin sifoni bozuldi, yaparsiinn?
— Niye, ben pokçii?
Ertesi gün eve gelen Agop bi bakar her şey tamir edilmiş,
— Kuzum Eleni bunlari sen yaptinn?
— Yoo…
— Eee, peki kim yapti?
— Ee, bilirisin, kapici Abdurrezzek'in bende gözi vardir, yaparsin? dedim, o da dedi yaparim, ama bir şartla..
Agop merak icinde;
— Neymis?
— Ee, dedi bana, ya benimle yatarsiin, ya da bi pasta yaparsiin.
Agop rahatlar;
— Peki kuzim, ne pastasi yaptiin?
Eleni sinirlenir:
— Niye, ben pastaciiii?

Hariçten Gazel..


- Karınızı araklayan adama verebileceğiniz en büyük ceza, 'sende kalsın' demektir.
Sacha Guitry
- Evlendikten sonra erkek ve kadın, yazı-tura gibidir; asla yüz yüze gelmezler, ancak hep beraberdirler. Hemant Joshi
- Her durumda evlenin. İyi bir eşiniz olursa mutlu olursunuz. Eşiniz kötü olursa filozof olursunuz.. Socrates
- Kadınlar bize her zaman büyük hedefler gösterir ve onlara ulaşmamızı engeller.
Dumas
- Hiç yanıtlayamadığım en büyük soru şu olagelmiştir: 'Bir kadın ne ister?'
Sigmund Freud
- Karıma bazı sözler etmişimdir, o da bana bazı paragraflarla cevap vermiştir.
Anonim
- Bazı kişiler uzun evliliğimizin sırlarını sorarlar;. Biz haftada iki kez restorana gideriz. Biraz mum ışığı, akşam yemeği, hafif müzik ve dans... O salı günleri gider, ben cuma.'
Henny Youngman
- Terörizm beni hiç endişelendirmez. İki yıldır evliyim.
Sam Kinison
- Fon transferi için elektronik bankacılıktan hızlı tek yol vardır ve buna evlilik adı verilir.
James Holt McGavran
- Her iki karımla da talihim kötü gitti. Birincisi beni terk etti, ikincisi terk etmedi.
Patrick Murray
- Evliliğinizi iyi götürmek istiyorsanız, 1) Hatalı olduğunuzda itiraf edin, 2) Haklı olduğunuzda susmayı bilin. Nash
- Karınızın doğum gününü unutmamanızın en iyi yöntemi, bir kez unutmanızdır.
Anonim
- Evlenmeden önce ne yaptım, biliyor musunuz? İstediğim her şeyi..
Henny Youngman
- Karımla ben 20 yıl çok mutlu yaşadık. Sonra da tanıştık.
Rodney Dangerfield
- İyi bir kadın, kendisinin yaptığı her hatasında kocasını affedendir.
Milton Berle
- Evlilik, kişinin düşmanıyla yattığı tek savaş şeklidir.
Anonim
- Adamın biri evlenecek kadın aradığı ilanını verir. Ertesi gün aynı mesajı ileten yüzlerce mektup alır: 'Benimkini alabilirsin'. Anonim
- Birinci adam (iftiharla): 'Benim karım bir melek!' İkinci adam: 'Çok şanslısın, benimki hala yaşıyor'
Anonim