Losyon..



Sarayın hizmetkârlarından Mehmet, yıllardır gördüğü Sultan’ın göğüslerine hastadır. Öyle ki artık onun için bu bir saplantıdır. Dokunabilmek adına yapamayacağı şey yoktur. Bir gün tüm cesaretini toplayarak Haremağasına açılır:
— Bana sultanın göğüslerini koklat. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin!
Harem ağasının karlı bu işe aklı yatar. Kenar mahallelerden tanıdığı simyacı-büyücü karışımı kadını bulur ve ona bir losyon hazırlatır. Losyonu da, sultanın o gün banyodan sonra giyeceği korsaya iyice sürer. Sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini gösterir. Göğüsleri yangın yeri gibi yanmaya başlar. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamaz. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek.
Harem ağası ortaya çıkar ve Padişah’a:
— Saray hizmetkârlarından Mehmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, her şeye iyi geliyor. Tek çare, mehmetin dili. Sultanımızı ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz!
Padişah çaresiz, çağırtır Mehmet’i hareme. Mehmet bir saate yakın Sultan ile yalnız kalır, tabii muradına da erer. Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermez, hatta:
— Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın. Hadi bakalım, çek atını!! Anca gidersin!! diye de Haremağasını tersler.
Olayın şokunu ve kızgınlığını bir türlü içine sindiremeyen Harem ağası, bu öfkeyle ertesi gün ne mi yapar? Padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna, o losyonu iki kat sürer..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder