Düşünce...

Diyelim ki Nasreddin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa ve Ruhi Baba; TV kanallarındaki açık oturumlardan birine katılmışlar.

Konu da “Demokratik açılım...”
Söz sırası Nasreddin Hoca’ya geldiğinde:
— Hoca!! Her siyasetçi açıklayıp duruyor düşüncesini, sen ne diyorsun bu konuda?

Nasreddin Hoca, gülümseyerek sakalını sıvazlıyor:
“Düşünce” sözcüğü, sadece beyinsel bir değerlendirmeyi yansıtmaz; bir yerden bir yere “düşme”, yığılıp kalma, kapaklanma anını da anlatır. Siyasal kutuplaşmaların tepelerinden fırlatılan karşılıklı sövgü küfürleri, ekranlardan insanların da kulaklarına “düşünce”... Hoca, sürdürüyor görüşlerini:
— Siyasetçiler de birbirlerine çelme takayım derken, bir keşmekeşin içine kapaklanıp düşünce... Yorumcular da bunu “siyasal düşünce” olarak benimsiyor. Ve Hoca şöyle diyor:
— Benim ise yorumum çok açık; sıcak çatışmalarla, çalkantılı bir döneme doğru kayan bir ülke, böyle bir duruma düşünce... Boşu boşuna savurtulan milyarlar da suyunu çekince, şapa oturma sakıncası doğabilir, işte bu da bir düşünce...
* * *

İncili Çavuş da katılıyor konuşmaya:
— Hoca haklı ama, daha şimdiden şapa oturmuşlar, bilmiyorlar nerede oturduklarını; İstanbul trafiğinin içindeki arabalarda oturmuş sanıyorlar kendilerini.
* * *
Bekri Mustafa ise, koynundaki şişeden, kimseye çaktırmadan bir fırt çektikten sonra:
— Hastir, demekle yetiniyor.
* * *
Ruhi Baba da:
— Ah bu siyasal jigololar, diye içini çekiyor.
Kendisine, ne demek istediği sorulduğunda:
— Bütün olup bitenler hep “vatan, millet, devlet” aşkıyla olmuyor mu, sanki vatan, millet, devlet zengin ve dul birer kadınmış gibi...
Siyasetçilerin hepsi de geçimini, itibarını, tantanasını onların aşığı gibi görünme sayesinde kazanıyorlar. Buna “siyasal jigololuk” denmez de ne denir?
                                                        Çetin ALTAN'dan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder