Mantık...

Yeni öğretim yılına başlayan öğrenciler, haftalık ders programlarına yeni giren mantık dersini görürler. Çok geçmez bu derse yaşlı bir profesörün de gireceğini öğrenirler.
Sonuçta merakla bekledikleri ilk mantık dersi başlar. Meraklı öğrencilerden biri söz ister:
— Sayın Profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bize bunu anlatır mısınız?
Profesör; kendine, derse, merak ve şüpheyle bakan öğrencilerine:
— Mantık dersinin insan düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür. Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum. Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor, birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde. Bunlardan hangisinin yıkanması gerekir?
Öğrenciler, hiç tereddüt etmez:
— Elbette ki, kirlisi yıkanmalıdır! diye bağırır.
Profesör, gülümseyerek konuşmasını sürdürür:
— İşte evlatlarım, mantık bu soruya yanıt vermeden önce şu soruyu sorar: Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken diğerinin ki kirli olabiliyor?





Kin..

Fadime; biricik sevdiğini,Temel’ini, İdris’in hanımı ile hem de kendi yataklarında sarmaş dolaş yakalayınca, sesini çıkarmaz ve hemen İdris'e gidip durumu anlatır.
İdris köpürür:
— Vay adi uşağum! Şimdi ben ona gününü göstermez miyum!! diye dövünürken Fadime atılır:
— İdris! Sen de intikaminu penden al!!!
Beraber olurlar, bir kaç kez intikam alındıktan sonra, sigara molası verilir, Fadime, İdris’e:
— Bir kere daha intikam alsana! deyince, yattığı yerden doğrulup sigarasından derin bir nefes çeken idris:
— Penum kinum geçmiştur da!!





Kısmet!!

Gece vakti, kasabadaki tek otele yerleşmeyi başaran adam; bir duş alır ve hemen bara iner.. Bakar, 50–55 yaşlarında bir hatun, lakin mihrap yerinde. Yanaşır. Bir kaç dubleden sonra hatun olur bir ilahe ve çok geçmez çıkarlar odaya.. Kadın, ilişkiden fazlasıyla memnun kalmış olacak ki, adamın kulağına fısıldar:
— Seni ödüllendirmem gerek, hiç anne kız birlikte oldun mu?
Duyduklarına inanamayan adam:
— Hayır...
— İster misin peki?
— Bayılırım..
Kadın:
— Gel o zaman, bize gidelim.
Yola çıkarlar, bir süre sonra kasabanın sonunda tek katlı bir eve varırlar. Bahçeye önde giren kadın, evin kapısını açar, karanlıkta içeriye seslenir:
— Anne! Anneciğim!! Sana bir sürprizim var... Uyumadın değil mi?





Kimdir?!

Yahudi asıllı bir Rus; İsrail'e göçme iznini alır. Çıkışta, Ruslar bagajını denetlerken elbiselerin arasındaki Lenin’in büstünü bulurlar:
— Bu nedir?
Yahudi:
— Bu nedir? sorusu yanlisdir yoldaş!! Bu kimdir? demeniz gerekirdi!!. Bu Lenin’dir, sosyalizmin temellerini atan, Rus halkına iyilikler getirendir. Bende bunu bereketli günlerin anısı diye yanıma aldım.
—Tamam, geçebilirsiniz!
Tel Aviv havaalanında gümrük memuru büstü görür ve sorar:
— Bu nedir?
Yahudi:
—Bu nedir? sorusu yanlisdir pasam!! Bu kimdir? demeniz gerekirdi! Bu Lenin’dir. Bu deli cani yüzünden Rusya'yı terk etmek zorunda kaldım! Yanıma aldım ki her gün ona bakıp bakıp lanet okuyayım!
—Tamam, geçebilirsiniz!.
Adam evine gelir, büstü büfenin üstüne koyar, gelişi nedeniyle de akrabalarına davet verir. Yeğenlerden biri sorar:
—Bu kimdir?
Yahudi:
— Bu kimdir? sorusu yanlisdir kuzum! Bu nedir? demen gerekirdi!..Bu; on kilogram, yirmi dört ayar altın, vergisiz, gümrüksüz, üstelik KDV’siz!!!


Cola!!

Çok iyi giyimli, prezantabl iş adamı, Vatikan'a gelince, Papa'yla görüşmek istediğini söyler. Kendisini bir kardinale götürürler. Adam ısrar eder.
— Sizinle değil, doğrudan Papayla yalnız görüşmek istiyorum.
Sonunda adamı Papa'nın huzuruna çıkarırlar. Ancak, adamın ısrarla papadan ne istediğini merak eden kardinaller, kapının dışında içerideki konuşmalara kulak kesilirler..
İçeride sesler yükselmiştir.

Adam:
— 1 milyar Dolar.
Papa:
— Olmaz!!
— 2 milyar Dolar.
— Hayır!!.
— 5 milyar dolar.
— Hayır!!!
Adam kapıyı çarpar, hışımla uzaklaşırken kardinaller içeri koşuşur.
— Sayın Papa hazretleri, 5 milyar dolar muazzam bir para. Düşünün bu para ile kaç katedral, kaç kilise yapılır, dünyanın dört bir yanında kaç misyoner gönderilirdi. Parayı niçin kabul etmediniz?
— Ne yani? Her duadan sonra âmin yerine "kola" mı deseydik?





Degustatör!!

Kaliteli şarap üreten ünlü bir firmada çalışan çeşnicibaşı ölür, yerine yenisini bulmak için ilan verilir. İlanı gören kirli görünümlü, saç baş dağınık, tam bir ayyaş başvurur. Patron; bir taraftan paspal görünen bu adamı başından nasıl defedeceğini düşünürken, diğer taraftan da onu sınamaya karar verir. Ona içmesi için bir bardak şarap verirler. Sarhoş adam bardağı kafasına diker;
— Muscatel kırmızı üzüm!! Güney yamaçlarda büyümüş, 3 yıllık ve çelik kaplarda olgunlaştırılmış…..
Patron şaşırır:
— Doğru! der ve ikinci bardağı uzatır. Bizimki yine bardağı kafasına diker ve dilini şapırdatır;
— Bu da güney-batı eğimli yamaçlarda yetişmiş Cabarnet kırmızı!!!, 8 yıllık ve meşe varillerde saklanmış…
Şaşkınlığı daha da artan patron:
— Doğru! der ve sekreterine göz kırparak bir şeyler ima eder. Patronunun ne dediğini anlayan sekreter doğru tuvalete gider ve beyaz şaraba çok benzeyen bir bardak dolusu idrarla geri döner. Bizim sarhoş düşünmeden bu bardağı da kafasına diker:
— Hımmm.. Bu bir sarışın!! Hem de26 yaşında ve üç aylık hamile!! Eğer bu işi bana vermezseniz babasının adını da açıklarım!!..


Ebeveyn:)))

Büyükanne ve Dedenin evindeki telesekreter:
— Günaydın!!! Şu anda evde değiliz, lütfen mesajınızı bip sesinden sonra bırakınız.
 — Biiiiiiiiyyyp!!
— Eğer çocuklarımızdan biri iseniz, "1" e basınız. Daha sonra 1 ila 5 arasında dünyaya geliş sırasına göre kim olduğunuzu belirtiniz.
— Eğer çocuklarla kalmamızı istiyorsanız "2"ye basınız.
— Eğer arabayı ödünç almak istiyorsanız "3" e basınız.
— Bizlerden yıkama ve ütü yapmamızı istiyorsanız "4"e basınız .
— Çocuklarınızın bu gece bizde kalmasını istiyorsanız "5"e basınız.
— Okuldan torunlarımızı almamızı istiyorsanız "6"ya basınız.
— Pazar günü için yemek hazırlamamızı istiyorsanız ya da eve servis edilmesini tercih ediyorsanız "7"ye basınız.
— Bize yemeğe gelmek istiyorsanız "8"e basınız.
— Sorun para ise "9"a basınız.
— Bizi yemeğe davet edecekseniz ya da bizi tiyatroya götürmeyi arzu ediyorsanız, hemen konuşmaya başlayın, DİNLİYORUZ...


Organizasyon!!

Temel parmağını camla kesince telaşlanır ve yeni kurulan aile hekimliği merkezlerinden birine girer.
İçeride karşısına iki kapı çıkar.
Birinde “Hastalıklar”, diğerinde “Yaralanmalar” yazmaktadır.
Hemen durumuna uyan “Yaralanmalar” kapısından içeri girer.
İlerlerken önüne yine iki kapı gelir.
Birinde “Kanamalı” diğerinde “Kanamasız” yazmaktadır.
“Kanamalı” kapıdan girince iki kapı daha çıkar.
“Hayati önemde olan” ve “Hayati önemde olmayan”
Durumuna uyan hayati önemde olmayan yazılı kapıdan girince kendini sokakta bulur.
Evde Fadime karşılar:
— Uyyy Temelum!! Sana iyi baktılar mı?
—Hiç bakmadilar ama organizasyon müthiş!


Hoşgörü!!

Albay, er, yaşlı kadın ve bir de genç kız trende aynı kompartımanda birlikte yolculuk yaparken, tren bir tünele girer ve kompartıman kararır. Tam o anda:
— MUCUK!  diye bir öpücük sesi ve ardından:
— ŞIIIRRRAAAAKK!  diye bir tokat sesi duyulur.
Tünelden çıktıklarında;
Yaşlı kadın:
— Aferin genç kıza. Nasıl yapıştırdı tokadı! , diye düşünürken kafasını sallar.
 Genç kız:
— Zevksiz herif, bu morukta ne buldu ki, bir de öpmeye kalktı ama kadın da iyi
yapıştırdı ha!, diye düşünür.
Albay:
— Ulan bizim eşşoğlusu er, kızı öptü. tokadı biz yedik, iyimi!!. diye yediği tokada içerler.
Er de içinden:
— Hehe. Aferin ulan bana.!! Elimi öpüp, nasıl yapıştırdım tokadı albaya!!


Deve!!

Ticaret yaparak zengin, sonunda yaşlanıp, ölüm döşeğine düşen bir adam; bir türlü can veremez. Çocukları babalarıyla ilgili herkesi çağırır ve haklarını helal etmelerini ister. Gelenlerin hepsi haklarını helal eder. Fakat adamcağız yine perişan, çırpınır bir türlü de ölemez.
Hikâye bu ya sonunda adamın hayvanlarını bile getirirler, sorarlar; onlar da haklarını helal ettiklerini bildirir. Ancak yaşlı adam yine ölemez. En sonunda yaşlı bir devesi akıllara gelir. O deveyi de getirirler. Deveye sorarlar:
—Hakkını helal ettin mi?
—Etmedim!
—Yaaa!!! Neden etmedin?
—Bu adam bize çok yük vurdu; affettim. Aç bıraktı, affettim. Kırbaçla canımızı yaktı affettim. Ama biz elli devenin başına bir eşeği getirdi ya; işte bu yüzden bir türlü affedemiyorum bu adamı!!