Buluş(ma)!!

Romantik davranışları, dillere düşmüş aşklarıyla geçmişte ilişkilerinden epey söz ettirmiş nine ile dede, bir gün oturup eski günlerini yad eder. Sohbetin sonralarında iyice coşan nine, sırf nostalji olsun diye:
- Hadi yine o eski günlerde olduğu gibi sinemanın önünde buluşup, felekten bir gün çalalım! Var mısın efendi?!!
Öneriden etkilenen dede:
- Tamam hanım!!! der ve ertesi gün anlaştıkları gibi dede önceden sinemanın önüne gider ve başlar beklemeye… Ancak nine gözükmez. Beklemekten bir süre sonra sıkılan dede, sinirli bir şekilde söylenerek eve gelir. Bakar, hanım evde oturmuş ağlıyor.
- Ya hanım!! Seni o kadar bekledim, niye gelmedin!?!
İki gözü iki çeşme nine, hıçkıra hıçkıra:
- Annem izin vermediiiii!!!

Önlem!!

Soğuk algını, iyice nezle olan genç kadın; davetli olduğu akşam yemeğine giderken önlem olarak yanına 2 mendil birden alır. Birini çantasına koyar, ötekini de göğsünün içine, sutyenine sokuşturur.
Yemeğin sonunda, tatlılar ve meyveler yenirken, kadının burnu birden akmaya başlar. Çantasındaki mendilin epey kirli olduğunu bildiğinden, usulca elini göğsüne sokup diğerini almak ister. Ancak o da iyice aşağı kaymış olacak ki, elini göğsüne daha çok sokar, bir sağa bir sola gezdirir, bakar böyle olmuyor, ikinci elini de devreye sokar...
Ve o anda; ziyafet masasındakilerin susmuş, dikkatle kendisine baktıklarını fark eder. Kızarık burnuyla yarışan kıpkırmızı suratıyla; iki elini de hemen çeker göğsünden:
- Hay Allah! Gelirken, her ikisi de vardı, şimdi bulamıyorum.                                                                                                                
                                                                    Çetin ALTAN'dan.  

Mrs. Neely!!

Pazar günkü ayinin sonunda, rahip her zamanki gibi pazar sohbetini yaptı ve konuşmasını şu soruyla bitirdi:
- Demek ki, Rabbim adına ne yapmamız lazım, düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Öyleyse, bu sohbetimiz ardından, aranızdan kaçı düşmanlarını affetti?
Cemaatin %80'i ellerini kaldırdı. Rahip, sorusunu yineledi... Bu kez hepsinin elleri havadaydı, yukarıdaki yaşlı teyze hariç...
Rahip sordu:
- Mrs. Neely? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zül geliyor?
Mrs. Neel titrek ve son derece şeker haliyle:
- Düşmanım yok ki!!!
Cemaatten uğultular, şaşkınlık ifadeleri yükseldi. Rahip devam etti:
-  Ooo bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey!!!  Kaç yaşındasınız Mrs. Neely?
-  98!
Cemaat ayağa kalkmış, gözyaşları içinde onu alkışlıyordu...
- Mrs Neely, lütfen, şöyle yanıma gelir misiniz? Lütfen yavaş! Yavaş.. Aman dikkat... Hah! Şimdi, cemaate dönelim... Evveeett! Lütfen buradaki müminlerimize bu işin sırrını söyler misiniz? Nasıl oluyor da insanın 98 yıl gibi uzun bir ömür de hiç düşmanı olmuyor?
Yaşlı kadın küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını döndü, cemaate baktı:
- Öldü orospular..!!

Bulamıyormuş!!!

Okuluna başladığı ilk gün Alihan’ın sınıfta çişi gelir, korkarak elini kaldırır ve öğretmeni de ona tuvalete gitmesi için izin verir. Beş dakika sonra kıvranıp zıplayarak sınıfa geri döner:
- Bulamadım öğretmenim!!!!
Telaşlanan öğretmen, onunla koridora çıkar ve tuvaletin yerini gösterir. Çok geçmez Alihan bu kez sınıfa ağlayarak geri döner:
- Yine bulamıyorummm öğretmenimmm! deyince, sınıfın yaşça biraz daha büyüğü Barış’ı, ona hemen yardımcı olması için görevlendirir..
Bir süre sonra iki çocuk mutlu bir şekilde sınıfa dönerler. Öğretmen sorar:
- Buldunuz değil mi?
Barış:
- Eveeet, tabii ki bulduk örtmenim! Ters dönmüş slip külotunun tam kenarına yapışmış, orada öyle duruyormuş!