Görevi gereği orta kademeden bir bürokrat, emrinde çalışanları yerinde görmek, denetlemek üzere bir köy yoluna girer. Nasıl olduysa ayağı kayar ve kendini bataklıkta bulur. Kurtulmak ister daha da batar ve başlar bağırmaya:
— İmdat! Boğuluyorum. Kurtarın beni!
Yoldan geçmekte olan bir köylü bu sese gelir ve başlar olanları izlemeye... Köylünün gelip de kendisini sadece izlemesine bozulan bürokrat, kızgın ses tonuyla:
— Görmüyor musun be adam!?! Bataklığa düştüm. Kurtar beni!!!
Hiç oralı olmayan köylü:
— Görüyorum, geçmiş olsun, der.
Kurtarmak bir tarafa, neredeyse dönüp gidesi olan köylünün bu durumunu anlayan bürokrat panikler, başlar yalvarmaya:
— Lütfen! Bir dal uzat. Kurtar beni!
Köylü bağırır:
— Olmaz! Ben ve sen şu anda hazine topraklarındayız. Hazineden bir şey almak, koparmak suçtur! Sen benimle dalga mı geçiyorsun bey!
Ağzına dolan çamurlarla bağırmasını sürdüren bürokrat:
— Ölüyorum. Kurtar beni!
Köylü hiç istifini bozmaz:
— Ben öyle hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Ancak köpek ciğer işte!! seni böyle bırakacak da değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakamı, kaymakam da valiyi arar elbet.. Malmüdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse, itfaiyeye talimat gider ve onlar seni kurtarır.
— Yahu! Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.
Köylü güler:
— Ben ölmezsin demiyorum ki. Hem ölsen de, mevzuata uygun ölürsün!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder