Bebekler..



İki bebek süpermarketin sebze bölümünde pusetlerinde sohbet ediyorlarmış
Büyük olanı:.
- Ay!!Annem kereviz aldı. Pişince kokusu berbat!..Sen ne güzel hala meme
emiyorsun... Keşke ben de meme emseydim!.
- Geç kardeşim! Geç!! Her şey göründüğü gibi değil! Günde iki paket sigara
içen bir adamla aynı memeyi paylaşmak ne demek biliyormuşsun?..

Doğum yeri
Temel babasına sormuş:
- Baba ben nerde doğdum?
- Rize.
- Peki sen baba?
- Trabzon.
- Peki annem?
- Ordu.
- Hayret ya!.. Hepimiz Konya'da nasıl buluştuk peki?

Sadık Uşak..


Lord, uşağını çağırarak sordu:
- İçki içtiğini söylüyorlar, doğru mu?
- Evet, sör!..
- Dün gece meyhanedeymişsin?
- Doğru, sör!
- Bir sürü de rezalet çıkarmışsın, öyle mi?
- Evet, sör!
- El arabasıyla bir şeyler taşımışsın?
- Evet, Lord hazretleri!
- Peki, neydi taşıdığın gecenin o saatinde?
- Sizi meyhaneden eve götürüyordum, sör!..

Öpmek & Ötmek


Delikanlı, sevgilisini akşam eve bırakır. Evin önünde masum bir fısıltıyla, bir elini duvara dayayarak sorar:
- Gitmeden beni bir öper misin?.
Kız:
- Deli misin evin önünde annemler görür, sonra!!.
Erkek:
- Ne olacak canım, bu saatte kim görecek, ne olur! Seni çok seviyorum...
Kız:
- Ben de seni ama böyle uluorta yerde olmaaaz!!
Erkeğin ısrarı sürerken bir den merdivenlerin ışığı yanar ve kızın küçük kız kardeşi belirir.
Küçük kız:
- Babam diyor ki; öpecekse öpsün, öptürecekse öptürsün! Yoksa kendisi gelecek öpecekmiş. Ayrıca o salağa söyle elini dia fon düğmesinden çeksin.

Mim...

Sevgili İçimden Geldiği Gibi beni mimlemiş, tesadüfen eş zamanlı birbirimizi mimlemişiz.. Yayın formatım bu günlerde böyle..Kendisine buradan ayrıca çok teşekkürler..
Yaptığım 4 iş:
Üniversiteden sonra eğitim subaylığı (astğmn.) bir yıl, bir ay cem teflonda satış elemanı, İ.E. İlaç firmasında 2 yıl tıbbi mümessil, M.E.B. da öğretmenlik 20 yıl, halen çalışmalara devam..
Defalarca izleyebileceğim 4 film:Aslında defalarca hiç film izlemem, kısaca iki kez izlediğim filmi anımsamıyorum.. Yinede film olarak izlediklerim içinde aklımda kalanlardan;
- Dondurmam Kaymak,
- Eylül Fırtınası,
- Kapıdaki Düşman,
- Schindler'in Listesi
Yaşadığım 4 yer:
-Amasya
- İstanbul
- Kırşehir
- Aydın
İzlediğim 4 tv programı:
- Haydi Gel Bizimle Ol,
- Eko Diyalog
- Genç Bakış
- Yorum Farkı
Tatil için gittiğim 4 yer:
- Marmaris
- Ören/ Milas
- Gökova/Akyaka

- Seferhisar
En sevdiğim 4 yemek:
- Balık (her türlüsü!!)
- Kabak Dolması
- Mercimekli Hamur Çorbası
- Kuru Fasulye
Hemen şimdi olmak isteyeceğim 4 yer:
- Rio
- Paris
- Roma
- Hindistan
Bir yağmur damlası olsaydım düşmek isteyeceğim 4 yer:
- Bozkırların üzerine üzerine yağmak isterdim
- Tüm umutlarını yağmura bağlamış çiftçinin çorak topraklarına,
- Çıtır güzel kızların saçlarına J)
- Anadolu’ma yağmak isterdim…

Sorular ilgilerini çeker yazmak isterlerse Latife Hocam Laguer, Zehra Hocam hamdivehusnucan ve Şanel Hanım Tropicalmalibu’ya paslıyorum..

Elinizde Okuduğunuz Kitap!! ( Harbi!!!)

Blog aleminde bir blogcu iseniz, sizin izlediğiniz ve sizi izleyen var ise, mimlenmek oldukça doğal, olağan bir durumdur. Mimlenen bloglara rastladığımda da, mim nedir yaa, mimlenmek nasıl birşeydir ki diye de sormuyorum.. Çünki artık biliyorum..Ekeleştim hani!! Önüm arkam sobbbe gibi... Derken bugün, şu an itibari ile Hayat Denilen bir Masaldır tarafından mimlendiğimi öğrendim. Artık bir blogcu gibi davranarak ne yapmam gerektiğini biliyor, hissediyorum...Mim, aynen şöyle:
1. Yakınınızda bulunan ilk kitabı alın.
2. 161. sayfayı açın
3. 5. cümleyi okuyun.
4. Blog sayfasına yazın.
5. En güzel cümle ve en güzel kitabı seçmeyin.Sadece yakınınızda olan ilk kitabı alın.
6. 5 blog arkadaşınıza yollayın. Aynen efem!!! Ne demek!!
Ben bu tür oyunlara uymanın, bende yarattığı heyecanla;
1.Yakınımda bulunan ilk kitabı aldım.
2."Saraydan Sürgüne" hımmm ... 161. sayfa öylemi diyerek ve yer yer bıdırdanarak, ilgili sayfayı açtım.
3.Demek 5. cümle haaa. Aynen okumalıyım öyle mi!!.
4.Bunu blog sayfasına yazın demişsin hay hay!!...Tümce aynen şöyle;"Pek saygı değer Sultanım..."merak etmeyin yahu!! oyun böyle...
5.Ben dediğinizi aynen yaptım valla:))...Saygıdeğer arkadaşım valla böyle yazıyor dileyen açar!!
6.Hımm, mimim sende .. yağ satar durumları!! Benim ustam!! pardon benim mimlediğim 5 blog arkadaşım:
1 - Türkiye ve Hayata Dair.
2 - GünCeraN
3 - İçimdenGeldiğiGibi
4 - Hasat
5 - IvırZıvır
Şimdiden kolay gelsin arkadaşlar... Canı gönülleri bilir.. Yazana da merhaba!! yazmayana da!!

Olimpiyatlar " İstanbul - 2020'de"











İki Keşiş..


İki keşiş yolda giderlerken, su birikintisinden karşıya geçmek için bekleyen genç bir kadın görürler. Keşişlerden biri, genç kadını kucakladığı gibi suyun öteki tarafına bırakır.
Ötekisi; arkadaşının bu davranışına hayretle bakar. Hoş karşılamaz, farklı yorumlar,
hatta içten içe ona kızar, yaklaşık bir kilometre yürüyünce daha fazla dayanamaz ve arkadaşına hışımla döner:
- Sen!! Böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz keşişiz!! Bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır!!.
Öteki keşiş oldukça sakin karşılık verir:
- Ben o genç kadını bir kilometre geride bıraktım. Sen? Sen ise hala onu taşıyorsun.

Vermek!!


Küçük vehbi her gün, her gün abisinin ayrı bir kızla neler yaptığını merak eder. Bir sabah habersiz arabasının arka koltuğuna gizlenir. Abisi o gün bir kızı evinden alır. Dağlık, ıssız bir yere çekip kıza sorar:
- Veriyor musun? Vermiyor musun?
Kız:
- Hayır!! Pislik!! Beni bunun için mi getirdin buraya?
Abi hiç bozuntuya vermeden:
- İn arabamdan!! Ben gidiyorum o zaman!! Yürüyerek kaç günde eve gidersin? Orasını sen bilirsin!! Hehehh!
Kız ağlaya ağlaya arabadan iner. Abisi öylece bırakır kızı ve eve geri döner. Aynı gece Vehbi senaryoyu kendine uydurmaya çalışır ve sabaha planı tamamdır. Bisikletine biner gider komşunun küçük kızını bisikletinin arkasına bindirir ve abisinin gittiği yönde gücünün yettiği yere kadar gider. Aynen ıssız bir yerde durur ve küçük kıza sorar:
- Veyiyoy musun veymiyoy musun?
Küçük kızın yanıtı "evet " olur.
Vehbi’de hiç bozuntuya vermeden:
- Tamam o zaman sen bisikleti al git, ben yüyüyeyek kaç günde geliyim allah biliy!!..

Kızılderili...

Bir gün; grupta biri Kızılderili olan iş arkadaşları,New-York'ta yemek arasında dışarıya çıkar..Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında Kızılderili;
- Kulağıma cırcır böceği sesi geliyor!! diye söylenerek böceği aramaya başlar.
Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla birlikte aramayı sürdürür. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili’ye:
- Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?!!
Kızılderili;
- Bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek yok ki!!
Arkadaşına dönüp kendisini izlemesini ister. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder.
Kızılderili, arkadaşına dönerek:
- Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin!!

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.
[Mevlana]



SARHOŞ KOCA:))

Koku...


Çok güzel, alımlı, bakımlı, bir kadının tek kusuru acayip kuru soğan gibi kokmasıdır.
Öyle ki, bir sürü flörtleri, büyük aşkları, iş tensel temasa ve yatağa gelince, tersyüz oluyor. Birlikte olduğu erkekler kaçar gibi buhar oluyor, bir daha ne arayan nede soran... Evlenme yaşı da sıkıştırınca giderek bunalım takılmaya başlar.. Artık girdiği bunalımın doktorluk boyutunu görerek, çok ünlü bir profesöre hikâyesini anlatır.
Hikayeyi dinleyen Doktor:
- Hımm...Sizinle izdivaç yapacak, çok yakışıklı, bir hastam var.Huyu huyunuza, boyu boyunuza uygun.Geçen yıl beynindeki tümörü alırken, oradaki koku merkezini de almak zorunda kaldık ve hiç koku alamıyor artık..
Doktor; iki hastasını tanıştırır, tahmin ettiği gibi, birbirlerine aşık olurlar ve evlenirler.
Çok romantik bir balayı gecesi başlarlar öpüşmeye, sevişmeye. Sevişmenin durulmaz noktasında, en heyecanlı yerinde adam birden kalkar ve sırtını kadına dönüp yatar. Kadın panikler:
- Ne oldu kocacığım sorun ne?
- Bilmiyorum sevgilim, önemli bir şey yok ama gözlerim acayip yanıyor!..

Ne Yapıyor?


Adam ezile büzüle nişanlısının karşısında, yüzüne bakmadan:
- Hayatım, çok üzgünüm ama bilmen gereken bir şey var... Senden ayrılmalıyım... Başka bir kadınla evleniyorum!..
- Peki neden? O benden daha mı güzel yemek yapıyor?
- Hayır, asla... Yaptığı bütün yemekler ya pişmemiş ya da yanmış.
- Peki, sana benim aldığım hediyelerden daha güzellerini mi alıyor?
- Ne alakası var güzelim o bana bugüne kadar bir kibrit bile almadı.
- Anlıyorum, o halde yatakta benden daha iyi...
- Yanılıyorsun... Öyle ruhsuz ve soğuk ki...
- O zaman söylesene lanet herif, o benim yapmadığım neyi yapıyor?
- Bana babalık davası açıyor!

Yardım!!


Sevgili Erkan Ağabey..
Bana yardımcı olursunuz diye size yazıyorum..
Geçen gece işe giderken kocamı her zamanki gibi evde TV seyrederken bıraktım.
Arabamla daha 500 metre gitmedim ki motoru stop etti. Hayli uğraşıp çalıştıramayınca kocamdan yardım almak için eve geri döndüm.Eve girince gözlerime inanamadım..
Kocam komşunun kızı ile yatağımızda.. Ben 32, kocam 34 yaşında komşunun kızı ise 22..
Biz 10 yıldır evliyiz..Yakalanınca resmen çöktü ve itiraf etmek zorunda kaldı..
6 aydır birliktelermiş..Ne yapmalıyım lütfen bana yardım eder misiniz?..
Sevgilerimle Ayşe..

Sevgili Ayşe;
Hava soğuksa, hele bu tip kısa mesafelerde motor ısınmadan bastıysan arabalar genelde bunu yapar..
Kaputu aç yakıt borularına şöyle bir bak, ezilme, çöküntü gibi bir şey var mı?.
Manifolt bağlantılarını ve karbüratörü gözden geçirt. Eğer bunlar sorunu çözemezler ise sorun yakıt pompasında olabilir. Bujilere yeterli benzin gelmiyordur.
(Araban tüplü mü benzinli mi dizel mi yazmamışsın)
Sanırım yardımcı oldum,
Erkan ağabey'in..

Şekerci


Adam karısıyla alışveriş merkezinde gezerken, yanlarından sürekli fıstık gibi kızlar geçiyormuş. Adam karısına çaktırmadan baktığını sansa da, kadın en sonunda adamın sürekli kızları kesmesine dayanamaz, başlar söylenmeye;
- Oohh! Aşkolsun sana! Hiç yanımda karım da var felan demiyorsun, bıraksam kızların içine düşeceksin!.. Aynı şekerci dükkanına girmiş bir çocuk gibisin!..
Adam güler:
- Olur mu hayatım! Ben evli bir adamım, yani şekerci dükkanına girmiş bir şeker hastası!..

Ha o Senun..


Temel ile Fadime gurbette mutlu bir şekilde yaşarlarken, bir gün memleketten o kara haber gelir. Temelin babası ölmüştür ve acilen iş yerinden izin alır, babasına son görevlerini yerine getirmeye gider.. Cenaze evinde feryat, figan, ağıtlar yakılmaktadır. Definle birlikte gerekli görevler yerine getirilir ve yeniden evlerine dönerler.
Dönerler ama babasının ölümü Temeli adeta yıkmıştır. Fadime ne zaman Temel’i yalnız bulsa; o, ağlar, avaz avaz ağıtlar yakmaktadır:
- Uyy papacuğum!! Sana toyamadan, nerelere cittun!!..
Bu durum böyle sürerken Fadime kocasının yanına gelir, onu yatıştırmak için;
- Ölenle ölünmez Temelum!! Rahmetli iyi yaşadu!! Pırak artuk poyle uzulme!! Bak bizude uzeysun! Sana pişey olacak diye korkayrum.. Sonra piz sensuz ne yapayruk da!!
Teskin etmeye çalışırmış ama bir yararı olmadığına da kızar, 6 ay kendisine eskisi gibi bakmayan kocasının bu küskün, bitkin ve üzgün tavırları nedeniyle evdeki huzurun, aile saadetinin göz göre göre yitip gitmesine de içerlermiş.
Yine Temeli böyle ağıt yakıp, ağlar durumda yakalayan Fadime, dayanamaz, başlar kocasıyla birlikte ağıta:
- Uyyy Uşağummm! Ha o senun papanun ölduğuni nereden pilsun! Pırak da onu yerine citsun!!

Mim

Sevgili Portakalmavisi Düşler tarafından "masaüstünüzü görebilirmiyiz " konusunda mimlenmişim bence bir mahsuru yok blog arkadaşım.. Böyle oyunlarda beni de düşünüp oyunda yer vermenizden dolayı çok teşekkürler.. Her zaman fıkra olmaz tabii, bazen küçüklüğümü anımsıyorum bu tür oyunlardan.. Masaüstümü misafirler görecek diye de bir çeki düzene sokmadan olduğu gibi resmettim.. Nasıl olsa yeni format atmıştım:))) İsabet oldu!!



Ben bu zinciri tamamlamış olmaktan mutluyum, oldukcada keyifli.. Bakalım Kimler bu oyunda zinciri sürdürmeli?Umarım çizmeyi aşmıyoruz!! Zihin Pili'ni , Fotoğraf hep doğadan olacak değil ya komşumu laguer90'ı ve hep sevimli kedileri assy ve punky'i resmeden sonja hanımı OurBeautiful house&garden'ı masaüstünü bizlerle tanıştırmaya davet ediyorum.. Umarım yayın konseptinizde bize de yer vardır!! Kimbilir?

Puna ne da!


Temel, Fadime'ye tecavüzden yargılanmaktadır. Savcı bütün hiddeti ile iddianameyi okumakta, bizim Temel’e yüklendikçe yüklenmektedir.
- Bu ırz düşmanı, bu namussuz, şerefsiz insanı toplumda barındırmamak gerekir. Daha başka masumların kanına girmeden, toplumla ilişiğini keselim, atalım içeriye, yıllarca süründürelim. Yazık şu zavallı kadıncağıza!! Bakın ne kadar da masum. Bu utanmaz, arlanmaz adama en ağır cezayı istiyorum Hâkim bey!!
Hâkim döner Temel'e;
- Ne diyorsun bu duruma?
- Penum anlamadığum şey.. Uyyy! Hâkim pey!! pen pu kariyu mi pecerdum, ha pu adami mu?

Picama!!


Temelle Fadime farklı köylerde doğmuş, sonrada birbirlerini çok beğenmişler, araya büyüklerinde girmesiyle nişanlanmışlardır. Nişanlanmışlar ama öyle birbirlerini sık sık göremiyorlar. Fadime’nin babası, Temelin evlerine sık sık gelmesine kıllanıyor. Nede olsa kız tarafı, bir sakatlık olmasından korkuluyor.. Baba; Temelin bir bahane bulup geldiği ziyaretlerinde, karısını her seferin de kenara çeker:
- Aman hanum gençlere göz kulak ol! Onlarıi sakun yalınuz paslaruna bırakmayasun! Köy yerunde elaleme rezil oluruz da!! diyerek gaz veriyormuş, dikkatli olması için ..
Temelin rutin ziyaretlerinden birinde dışarıda öyle bir yağmur yağar ki, Fadime Temelin köye bu şartlarda gitmesine gönlü razı olmaz.. Konuyu annesine, annesi de babasına açar..Baba biraz düşünür , asık suratıyla müstakbel damadını kenara çeker:
- Ula uşağım pu akşam bizde kalacaysun!! Pi yaramazluk istemeyrum da!.
Bunu duyan Temel ok gibi dışarı atar kendini.. Peşinden herkes telaşlanır.

Anası;
- Ula pey! ne dedun da uşağa evden gaçar cibu cittu!!..
- Ne diyeceydum da!.Size deduğumi dedum. Pi yaramazluk istemeyrum dedum idi..
Aradan iki saat geçer artık yatmaya hazırlanan kız evinin kapısı gümbürtüyle yerinden oynar. Deli gibi çalınan kapıyı açarlar. Gelen Temeldir, elinde bir torba, üstü başı perişan, ıslak bir haldedir. Baba Temele bağırır:
- Ula uşağum bu ne hal? Habersuz nereye cittun ?
Temel, elindeki torbayı göstererek:
- Picamalarimu almağa eve cittum da!!

Bu fıkra: Rize’den İstanbul’a 8 yıl önce gelmiş, halen komşusu olan bir çiftin yaşanmış, gerçekten olmuş, bir anısıdır.Buradan da bize gönderip paylaştığı için Hüseyin MEÇO’ ya çok teşekkürler.


Anladın mı?



Adam pazartesiden başlar, cumartesi gecesi için hazırlık yapmaya;
- Aman hanım, dışarı gitme organizasyonu falan yapma.. Eve de kimseyi çağırma!!
T.V’de Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonluğu maçı canlı yayınlanacaktır. Adam da boks maçlarının hastasıdır... O sabah karısına son talimatları verir:
- Güzel bir çilingir sofrası da kur televizyonun başına.. Tekirdağ rakımıda hazır et! Şöyle bir keyif yapalım..
Akşam maç saatinde, eşi her şeyi hazırlar. Gonk çalar ve maç başlar..Adam rakısına uzanıp bir yudum alır. TV’den:
- Gümm!! Bir yumruk.. Kırmızı şortlu boksör ağaç gibi devrilir.. Hakem:
- Bir.. İki.. Üç...........Sekiz..Dokuz.. On..Nakavt!! diyerek maçı bitirir.
Adam elinde kadeh kala kalır:
- Yuh be.. Bir hafta bekle, bunca hazırlan! Heveslen!. Yarım dakikabile sürmesin!
Hemen yanında oturan eşi dayanamaz :
- Şimdi ne hissettiğimi anladın mı?!


veresiye!..


Saçları dökülmeye başlayan orta yaşlı adam, saçları ustura ile kazıtmanın dökülmeyi önlediğini duymuştu. Berbere gider. Sırası gelince koltuğa oturur:
- Bak ustacığım! Perdahlı bir ustura çekeceksin saçlarıma. Ancak, deminki müşteride olduğu gibi kesik istemem. Beni rezil etme.
- Merak etmeyin efendim, o veresiye tıraş oluyor da, hesap karışmasın diye çentik atmıştım!!

Yararlı..


İki cimri uzun yıllar sonra yeniden buluşur:
- Paula'yı anımsıyor musun? O şimdi benim eşim!.
- Aman Allahım! Onun bacakları eğriydi, üstelikte kamburu da vardı!
- Zararı yok, işim için yararlı.
- Çocuklarınız var mı?
- Evet, sekiz çocuğumuz var. Hepsinin kamburu var, eğri bacakları var ve hepsi kel!
- Allahım!
- İşim için yararlı!
- Peki, ne iş yapıyorsun?
- Luna Park'ta Hortlaklar tünelini işletiyorum!