Avcılar kurdu fena halde sıkıştırır. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar, önüne çöker ve yalvarır:
— Ey insan!! Ne olur bana yardım et, peşimdeki avcılardan kaçacak soluğum kalmadı.Sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler.
Köylü kurda acır, yanındaki boş çuvalı açar, içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Rastladığı avcılara da kurdu görmediğini söyler. Avcıların uzaklaştığından emin olan köylü, sırtındaki torbayı açar. Dışarı çıkan kurt;
— Çok teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın..
— Önemli değil! der köylü ve tarlasına gitmek için döndüğünde, kurt arkasından;
— Bir dakika!! Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem gerek! Burada senden başka yiyecek bir şey yok!! Köylü şaşırır:
— Olur mu? Ben senin hayatını kurtardım!
Ağzından salyalar akan kurt;
— Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur.Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım.
Bir süre, bu şekilde tartışmadan sonra ormanda karşılarına çıkacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler. Karşılarına ilk çıkan yaşlı kısrak;
— Ne vefası! Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim. Yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya koydu...
1 – 0 öne geçen kurt sevinirken, karşılaştıkları köpek;
— Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim. Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime, koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur... Kurt köylüye döner;
— İşte gördün!
Köylü son bir çabayla;
— Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye!
Bu kez karşılarına çıkan tilkiye başlarından geçeni, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir;
— Her şeyi anladım da! Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın? Gözümle görmeden inanmam!... İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır;
— Beni yemeye kalktın ha! Nankör yaratık! diyerek, kurdu bir süre pataklar. Tilkiye döner;
— Sana minnettarım, beni bu kurttan kurtardın. Tilki;
— Benim için bir zevkti!
O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurda ayağıyla dürter:
— Haklıymışsın kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş!
— Ey insan!! Ne olur bana yardım et, peşimdeki avcılardan kaçacak soluğum kalmadı.Sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler.
Köylü kurda acır, yanındaki boş çuvalı açar, içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Rastladığı avcılara da kurdu görmediğini söyler. Avcıların uzaklaştığından emin olan köylü, sırtındaki torbayı açar. Dışarı çıkan kurt;
— Çok teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın..
— Önemli değil! der köylü ve tarlasına gitmek için döndüğünde, kurt arkasından;
— Bir dakika!! Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem gerek! Burada senden başka yiyecek bir şey yok!! Köylü şaşırır:
— Olur mu? Ben senin hayatını kurtardım!
Ağzından salyalar akan kurt;
— Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur.Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım.
Bir süre, bu şekilde tartışmadan sonra ormanda karşılarına çıkacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler. Karşılarına ilk çıkan yaşlı kısrak;
— Ne vefası! Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim. Yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya koydu...
1 – 0 öne geçen kurt sevinirken, karşılaştıkları köpek;
— Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim. Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime, koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur... Kurt köylüye döner;
— İşte gördün!
Köylü son bir çabayla;
— Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye!
Bu kez karşılarına çıkan tilkiye başlarından geçeni, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir;
— Her şeyi anladım da! Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın? Gözümle görmeden inanmam!... İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır;
— Beni yemeye kalktın ha! Nankör yaratık! diyerek, kurdu bir süre pataklar. Tilkiye döner;
— Sana minnettarım, beni bu kurttan kurtardın. Tilki;
— Benim için bir zevkti!
O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurda ayağıyla dürter:
— Haklıymışsın kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder