Avustralya’ya gezmeye giden Amerikalı vakit kaybetmeden kendine bir de yerli rehber tutar. Gezilerinin ilk günü dolaşırlarken inek gören Amerikalı, rehbere;
— Bu nedir?
— İneeek!
Amerikalı küçümser ve alaycı bir edayla,
— Siz buna inek mi diyorsunuz? Bizim kuzularımız bile bundan büyüktür.
Rehber böyle bir karşılaştırmaya bozulur tabii.. Müşteri, veli-nimet ilişkisinden olacak, hoş görür.
Gezme sürerken, bu kez de tavuk gören Amerikalı, tuhaf tuhaf;
— Ya!! Bu? Nedir bu?
— Tavuuuk!
— Siz buna tavuk mu diyorsunuz? Bizim serçelerimiz bile bundan büyüktür! diye, yine dalgasını geçer.
Tüm bu ukala ve bilmiş edalar karşısında rehber fena bozuktur. “Ne oluyoruz ya!! Tam adamına çattık” diye iç geçirirken, önlerinden zıplayarak geçen bir kanguruyu işaret eden Amerikalı;
— Peki, bu nedir?
Rehber gülümser, başını kaldırır ve Amerikalının gözlerini yakalar;
—Çekirgee…
— Bu nedir?
— İneeek!
Amerikalı küçümser ve alaycı bir edayla,
— Siz buna inek mi diyorsunuz? Bizim kuzularımız bile bundan büyüktür.
Rehber böyle bir karşılaştırmaya bozulur tabii.. Müşteri, veli-nimet ilişkisinden olacak, hoş görür.
Gezme sürerken, bu kez de tavuk gören Amerikalı, tuhaf tuhaf;
— Ya!! Bu? Nedir bu?
— Tavuuuk!
— Siz buna tavuk mu diyorsunuz? Bizim serçelerimiz bile bundan büyüktür! diye, yine dalgasını geçer.
Tüm bu ukala ve bilmiş edalar karşısında rehber fena bozuktur. “Ne oluyoruz ya!! Tam adamına çattık” diye iç geçirirken, önlerinden zıplayarak geçen bir kanguruyu işaret eden Amerikalı;
— Peki, bu nedir?
Rehber gülümser, başını kaldırır ve Amerikalının gözlerini yakalar;
—Çekirgee…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder