Arkadaşlıkları geçmişe uzanan artık üçü de evli olan bayanlar bir cafe de buluşur. Sohbet sohbeti açar; ev işleri, çocuklar, derken konu kocalarına gelir. Bir tanesinin suratı asılır, diğerleri de nedenini sormak zorunda kalır.. O da:
- Dün gece biraz kaşındım yatakta, Muhittin’e yaklaştım.İsteksizdi.. Yumurtalarını tuttum.. baktım soğuk, buz gibi.. Sordum, niye yumurtaların soğuk. O, homurdanıp sırtını çevirdi ve sonra da uyudu!! Bilseniz kendimi çok kötü hissettim.
Bir hafta sonra 3 arkadaş yine buluşur. Bu sefer ikincisinin suratı asıktır.. Ona da nedenini sorunca:
- Dün gece merak ettim.. Bende Kemal’in yumurtalarını tuttum.. Baktım buz gibi.. Ben de yumurtaların niye soğuk diye sordum.. O da homurdanıp sırtını çevirip uyudu.. inanır mısınız ben de kendimi çok kotu hissettim..
Çok geçmez yine buluşurlar.. Bu kez üçüncünün suratı şiş ve bir gözü de mosmordur. Diğer ikisi lafı dolaştırmadan direk sorar, bu ne hal diye… Oda:
- Valla ne yalan söyleyeyim. Ben de merak ettim, kocamın yumurtalarını tuttum.. Sımsıcak, ateş gibi.. Ben de sordum; neden senin yumurtaların sımsıcak da, Kemal’le, Muhittin’in yumurtaları buz gibi?
Güncel Karikatürler, Komik Karikatürler, İlginç Karikatürler, Sade Karikatürler, Komik Karikatür, Komik Fıkralar, Fıkralar, İlginç Fıkralar, Komik Fıkra
Fil Konserve!!
Temel Afrika’da bir lokantaya gider ve gelen garsona en meşhur yemeklerini getirmelerini söyler. Garson dev gibi bir konserve kutusu getiririr ve Temelin önüne koyar.
Yanında gelen konserve açacağı ile kutuyu açar ve içindeki yemeği büyük bir iştahla yer.
Kendi kendine de bir taraftan söylenir:
-Uyyy!! Pu ne guzel pi şeydur! Neden onceden hic yememusum da?
Garsonu çağırır:
- Ula ula!! Pu yeduğum nedur?
Garson:
- Bu yediğiniz en özel yemeğimizdir. Adı ’’fil götü konserve’’ dir efendim.
Akşam; kendisi gibi Afrika’da bulunan arkadaşı Dursun’a yediğini ballandıra ballandıra anlatır ve mutlaka tatmasını ister. Temelin anlatımlarından etkilenen Dursun da aynı lokantaya gider ve gelen garsondan aynı konserveyi ister.
Garson yine kocaman bir konserve kutusu ile bir açacak getirir. Dursun, kutuyu büyük bir iştah ve merakla açar ama bir de ne görsün!! Kutu boş!
Hemen garsonu çağırır:
- Ula!! Pu konserfe neden poşdur da?
Garson pişkin, bir kadar da doğal;
-Kusura bakmayın efendim size tam deliği denk gelmiş...!
Yanında gelen konserve açacağı ile kutuyu açar ve içindeki yemeği büyük bir iştahla yer.
Kendi kendine de bir taraftan söylenir:
-Uyyy!! Pu ne guzel pi şeydur! Neden onceden hic yememusum da?
Garsonu çağırır:
- Ula ula!! Pu yeduğum nedur?
Garson:
- Bu yediğiniz en özel yemeğimizdir. Adı ’’fil götü konserve’’ dir efendim.
Akşam; kendisi gibi Afrika’da bulunan arkadaşı Dursun’a yediğini ballandıra ballandıra anlatır ve mutlaka tatmasını ister. Temelin anlatımlarından etkilenen Dursun da aynı lokantaya gider ve gelen garsondan aynı konserveyi ister.
Garson yine kocaman bir konserve kutusu ile bir açacak getirir. Dursun, kutuyu büyük bir iştah ve merakla açar ama bir de ne görsün!! Kutu boş!
Hemen garsonu çağırır:
- Ula!! Pu konserfe neden poşdur da?
Garson pişkin, bir kadar da doğal;
-Kusura bakmayın efendim size tam deliği denk gelmiş...!
Parisli Salamon..
Parisli Salamon'un işleri tersine tersine gidince, Amerika’daki arkadaşı Mison’a mektup yazar, akıl danışır. Mison, ”Elinde ne var ne yoksa sat, Amerika’ya gel” demektedir..
Salamon neyi varsa satar. Sadece her ihtimale karşı tek odadan oluşan bir dükkânı bırakır. Karısı Rebecca'ya:
- Şimdilik! diye Paris'te bırakır ve Amerika’nın yolunu tutar.
Aylar geçer Salamon'dan karısına, nihayet bir mektup gelir.Mektup da:
“Kuzum Rebecca. Çoktandır yazamadım kusura bakma. Benim burada işler çok iyi. Uzunca bir süre elimdeki parayla ihale kovaladım durdum. Sonunda Kore Savaşından kalma eski don ihalesine girdim. Tanesini bir dolardan alıp, kısalttırdım, 2 dolara mal ettim ve tanesini 10 dolardan sattım. Buradan kazandığım parayla, bu defa Vietnam savaşından kalan eski yatak ihalesine girdim. Eski yatakların tanesini 5 dolardan aldım, üzerine yeni yüz kaplattım, 10 dolara mal ettim ve tanesini 100 dolardan sattım. Kuzum Rebecca; durum şimdi çok iyi, dükkanı sat acele yanıma gel” yazmaktadır.
Rebecca cevap yazar:
“Kuzum Salomon. Sen orada, binlerce yatak ve onbinlerce donla çok para kazandığını yazıyorsun. Ben burada bir tek yatakla ve de donsuz olarak senden daha çok kazanıyorum”
Salamon neyi varsa satar. Sadece her ihtimale karşı tek odadan oluşan bir dükkânı bırakır. Karısı Rebecca'ya:
- Şimdilik! diye Paris'te bırakır ve Amerika’nın yolunu tutar.
Aylar geçer Salamon'dan karısına, nihayet bir mektup gelir.Mektup da:
“Kuzum Rebecca. Çoktandır yazamadım kusura bakma. Benim burada işler çok iyi. Uzunca bir süre elimdeki parayla ihale kovaladım durdum. Sonunda Kore Savaşından kalma eski don ihalesine girdim. Tanesini bir dolardan alıp, kısalttırdım, 2 dolara mal ettim ve tanesini 10 dolardan sattım. Buradan kazandığım parayla, bu defa Vietnam savaşından kalan eski yatak ihalesine girdim. Eski yatakların tanesini 5 dolardan aldım, üzerine yeni yüz kaplattım, 10 dolara mal ettim ve tanesini 100 dolardan sattım. Kuzum Rebecca; durum şimdi çok iyi, dükkanı sat acele yanıma gel” yazmaktadır.
Rebecca cevap yazar:
“Kuzum Salomon. Sen orada, binlerce yatak ve onbinlerce donla çok para kazandığını yazıyorsun. Ben burada bir tek yatakla ve de donsuz olarak senden daha çok kazanıyorum”
PİN Kodu:))
Temele de bize geldiği gibi, arkadaşının birinden mail gelir:
Mail’de:
"Eğer bir gün, ATM makinelerinden bir soyguncu tarafindan para çekmeye zorlanırsanız PIN kodunuzu ters girmeniz halinde (Örn. 1234 yerine 4321.. gibi)
Makine parayı veriyor ancak bu arada polis de çağırıyor. Bu konuyu çok nadir kişinin bildiği için, mümkün olduğunca çok kişiye bildirelim..T.C.Merkez Bankası” yazmaktadır.
Gerçekten de birkaç gün sonra gece yarısı bizim Temel'in para çekmesi gerekiyor, oda ne yapsın evine en yakın bir bankanın ATM sine gidiyor. Tam kartı makineye soktuğunda ensesinde bir nefes hissediyor ve hızla dönüyor. Birde ne görsün, eli bıçaklı, hırpani bir adam. Adam homurdanıyor:
- Bütün parayı çek ve bana ver!!
Temel’in aklına arkadaşından aldığı mail geliyor bir taraftanda içten içe sinsice gülüyor. Hemen PIN numarasını tersten girerek bütün parasını çekip hırpaniye veriyor ve başlıyor sırıtmaya. Hırpani gözden kayboluyor... Ne bir polis, nede bir zabıta geliyor!.En sonunda durumu karakola giderek polislere anlatıyor.
Komiser'de Temel'e soruyor:
- Peki, PIN numaran kaçtı?
Temel yanıt veriyor:
- 2222
Mail’de:
"Eğer bir gün, ATM makinelerinden bir soyguncu tarafindan para çekmeye zorlanırsanız PIN kodunuzu ters girmeniz halinde (Örn. 1234 yerine 4321.. gibi)
Makine parayı veriyor ancak bu arada polis de çağırıyor. Bu konuyu çok nadir kişinin bildiği için, mümkün olduğunca çok kişiye bildirelim..T.C.Merkez Bankası” yazmaktadır.
Gerçekten de birkaç gün sonra gece yarısı bizim Temel'in para çekmesi gerekiyor, oda ne yapsın evine en yakın bir bankanın ATM sine gidiyor. Tam kartı makineye soktuğunda ensesinde bir nefes hissediyor ve hızla dönüyor. Birde ne görsün, eli bıçaklı, hırpani bir adam. Adam homurdanıyor:
- Bütün parayı çek ve bana ver!!
Temel’in aklına arkadaşından aldığı mail geliyor bir taraftanda içten içe sinsice gülüyor. Hemen PIN numarasını tersten girerek bütün parasını çekip hırpaniye veriyor ve başlıyor sırıtmaya. Hırpani gözden kayboluyor... Ne bir polis, nede bir zabıta geliyor!.En sonunda durumu karakola giderek polislere anlatıyor.
Komiser'de Temel'e soruyor:
- Peki, PIN numaran kaçtı?
Temel yanıt veriyor:
- 2222
Damızlık...
Çiftçi, komşusunun çiftliğine gidip, zilini çalar. Kapıyı evin 9 yaşındaki küçük oğlanı açar.
Sinirli bir şekilde:
- Baban evde mi?
- Hayır efendim. Kasabaya gitti..
- O zaman annen?
- O da babamla gitti efendim.
- Ağabeyin Howard?.. O burada mı?
- O da annem ve babamla gitti efendim..
Çiftçinin ilk sorudan itibaren yerinde duramayıp tepinip durduğunu gören oğlan nazikçe sorar:
- Sizin için ne yapabilirim efendim?Alet edevat ödünç alacaksanız yerlerini biliyorum.. yada babama mesaj bırakabilirsiniz..
Çiftçi:
- Ben.. Ben babanla önemli bir konu görüşecektim. Ağabeyin Howard'la ilgili.. Kızımı hamile bırakmış.
Oğlan:
- Onu babamla konuşmalısınız efendim. Size belki yardımı dokunur diye söyleyeyim, babam boğası ile çiftleşme için 150, domuzu için 75 dolar alıyor.. Ağabeyim için ne ister gerçekten bilmiyorum..!
Sinirli bir şekilde:
- Baban evde mi?
- Hayır efendim. Kasabaya gitti..
- O zaman annen?
- O da babamla gitti efendim.
- Ağabeyin Howard?.. O burada mı?
- O da annem ve babamla gitti efendim..
Çiftçinin ilk sorudan itibaren yerinde duramayıp tepinip durduğunu gören oğlan nazikçe sorar:
- Sizin için ne yapabilirim efendim?Alet edevat ödünç alacaksanız yerlerini biliyorum.. yada babama mesaj bırakabilirsiniz..
Çiftçi:
- Ben.. Ben babanla önemli bir konu görüşecektim. Ağabeyin Howard'la ilgili.. Kızımı hamile bırakmış.
Oğlan:
- Onu babamla konuşmalısınız efendim. Size belki yardımı dokunur diye söyleyeyim, babam boğası ile çiftleşme için 150, domuzu için 75 dolar alıyor.. Ağabeyim için ne ister gerçekten bilmiyorum..!
Mim!!
Çocukluk anılarımı nedense bir olayla bağlantılı olunca anımsarım..Öyle hadi bana çocukluk anılarından bir tanesini anlat denilince sanırım kasılıyorum.. Sevgili Ivır Zıvır beni bu konuda mimlemiş, ben yine de kasıntıya girmeden bir anımı sizlerle paylaşayım. Ayrıca arkadaşıma çok teşekkürler..
Efendim; benim çocukluğum doğal ortamda geçti, dışarıda büyüdük.. Öyle şimdiki çocuklar gibi kapalı mekânlarda geçmedi. Mahallede, sokakta, büyük bir aile sıcaklığını hisseder, her hareketimizin de ailelerimizle birlikte değerlendirildiğini bilirdik. Yarı özerk bu durumun verdiği sorumluluğu biliyor yâda yaşayarak öğreniyorduk. Vaktimizin çoğunun dışarıda geçmesinden büyüklerimiz hiç kaygılanmazdı, gönülleri yeterince rahattı anlayacağınız.. Zamanla, neden toplum bu duruma geldi? Sanırım sosyolojik bir durum..
Mahallemizde; yaklaşık 10 dönümlük alanda, çevresi 1,5m. yüksekliğinde taş duvarla çevrili (yetmez gibi üzeride tellerle 4 sıra çevrilmişti) bakımlı meyve bahçesi vardı. Bahçenin meyve ağaçları her dönem biz çocukların ilgisini çekmeye yetiyordu.. Üstelik çevresinde sık bir yerleşimin olması, bu bahçeyi diğer bahçelerden farklı kılıyordu.. Sahibi, köklü bir aileye mensup, yaşlı, aynı zaman da çok aksi bir bayandı.Asıl adı Ayşe ama bizim Anşa Teyzemizdi..Yaşamındaki tek hobisi bahçesini biz çocuklardan korumaktı. Gözü gibi de korurdu, biz çocuklara inat ve göz hakkını da hiç bilmezdi:))..
Efendim; benim çocukluğum doğal ortamda geçti, dışarıda büyüdük.. Öyle şimdiki çocuklar gibi kapalı mekânlarda geçmedi. Mahallede, sokakta, büyük bir aile sıcaklığını hisseder, her hareketimizin de ailelerimizle birlikte değerlendirildiğini bilirdik. Yarı özerk bu durumun verdiği sorumluluğu biliyor yâda yaşayarak öğreniyorduk. Vaktimizin çoğunun dışarıda geçmesinden büyüklerimiz hiç kaygılanmazdı, gönülleri yeterince rahattı anlayacağınız.. Zamanla, neden toplum bu duruma geldi? Sanırım sosyolojik bir durum..
Mahallemizde; yaklaşık 10 dönümlük alanda, çevresi 1,5m. yüksekliğinde taş duvarla çevrili (yetmez gibi üzeride tellerle 4 sıra çevrilmişti) bakımlı meyve bahçesi vardı. Bahçenin meyve ağaçları her dönem biz çocukların ilgisini çekmeye yetiyordu.. Üstelik çevresinde sık bir yerleşimin olması, bu bahçeyi diğer bahçelerden farklı kılıyordu.. Sahibi, köklü bir aileye mensup, yaşlı, aynı zaman da çok aksi bir bayandı.Asıl adı Ayşe ama bizim Anşa Teyzemizdi..Yaşamındaki tek hobisi bahçesini biz çocuklardan korumaktı. Gözü gibi de korurdu, biz çocuklara inat ve göz hakkını da hiç bilmezdi:))..
Bahçenin hemen yanında da iki katlı, ahşap, cumbalı evinden, bahçeyi kontrol kulesi gibi tarayan sonradan Kleinfelter olduğunu anladığım Necip/Necibe Teyzem yaşardı. Kimsesi yoktu, zaten mahalleli bakardı ona. Oda bu bahçenin çocuklara karşı korunmasında Anşa teyzenin bir numaralı muhbiriydi.. İspiyonu karşılığında tek çıkarı meyveydi haliyle.. Ancak zamanla yaşlanmasının etkisindenmidir nedir, bu görevini artık tarafsız yapmıyordu..Çünkü bazı arkadaşların bacasını tıkamaya kadar varan şakalarından yılmıştı.. Anşa Teyze; kimler hırsızlık yapıyor? deyince zarar gelmeyeceğini bildiğinden mi? Elebaşı olduğumdan mı? bilmiyorum, benim adımı verirdi. Adım sanki hafızasına kazınmıştı,ezberindeydi.. Neredeyse günde üç öğün yemeğini evimizden götüren ben, onun için zararsız biriydi:))
Kiraz toplama zamanı geldi, o gün kirazlar toplandı. Anşa Teyze ağacın üst dallarında toplanamayan kirazları güya biz çocuklara ikram etmek üzere yanına çağırdı.. Hep birlikte, sevinç içinde koştuk yanına .. Sevincim kısa sürdü, tüm arkadaşlarıma verilen izin bana da verilmemişti. Kadın işaret parmağını gözüme sokacak gibi, gözlerinde gördüğüm tüm kiniyle, "Sen Hariç!!" demişti.. Tabii acayip bozulmuştum.. Üzüntüyle yarı ağlamaklı eve gittim. Bizlerin dışarıda meyve peşinde koşmaması için babamın özenle, fazlasıyla aldığı, açılmamış kiraz poşetini gördüm.. Kaptığım gibi dışarı çıkıp soluğu kiraz ağacındakilerin yanında aldım:
- Arkadaşlar!! Size hazır, toplanmış Kiraz!!Boşuna kendinizi yormayın!! Buyurun!! Anşa Teyze hariç!! diye bağırdığımı sonradan söylediler.
Kiraz toplama zamanı geldi, o gün kirazlar toplandı. Anşa Teyze ağacın üst dallarında toplanamayan kirazları güya biz çocuklara ikram etmek üzere yanına çağırdı.. Hep birlikte, sevinç içinde koştuk yanına .. Sevincim kısa sürdü, tüm arkadaşlarıma verilen izin bana da verilmemişti. Kadın işaret parmağını gözüme sokacak gibi, gözlerinde gördüğüm tüm kiniyle, "Sen Hariç!!" demişti.. Tabii acayip bozulmuştum.. Üzüntüyle yarı ağlamaklı eve gittim. Bizlerin dışarıda meyve peşinde koşmaması için babamın özenle, fazlasıyla aldığı, açılmamış kiraz poşetini gördüm.. Kaptığım gibi dışarı çıkıp soluğu kiraz ağacındakilerin yanında aldım:
- Arkadaşlar!! Size hazır, toplanmış Kiraz!!Boşuna kendinizi yormayın!! Buyurun!! Anşa Teyze hariç!! diye bağırdığımı sonradan söylediler.
Şimdi düşünüyorum da neydi beni çileden çıkartan? Ağaçtaki yada poşetteki kiraz mı? Hiç sanmam.. Ağaçta arkadaşlarımla geçireceğim zaman engellenmişti. Ayrıca bir çocuğa verilen en büyük ceza bu olsa gerek. Arkadaşlarımdan ayrılmak, evet hala bu olayı anımsıyor olmamın da nedeni ..
Al Horoz!!
Erzurum’daki köylerde seyyar satıcılara çerçi derler. Günün birinde çerçicinin yolu bir köye düşer. Sepetinde kızılcık satmaktadır. Çobanın karısı kocasının çok sevdiği kızılcığı almak ister fakat parası yoktur. Nasıl etse de akşama kocasına kızılcık yedirse, kara kara düşünürken aklına bir fikir gelir garibin, doğruca çerçicinin yanına gider:
- İki kilo kızılcık kaç para?
- 5 milyon hanım.
- Peki, benim bir horozum var. Bunu sana versem, kaç kilo verirsin?
- Önce horozu görmeliyim!!
Kadın dışarıda gezen horozu gösterir. Çerçiciden olur alan kadın önde, adam arkada horozu yakalamağa çalışırken horoz doğruca kümese girer. Kadın, hayvanı çıkarmak için kafasını kümese sokunca poposu dışarıda kalır. Çerçici fırsat bu fırsat deyip kadına arkadan yüklenir. İşi bitirdikten sonra horozu yakalar, iki kilo kızılcıkla eve gelir.
Akşam eve gelen koca, kızılcığı görünce:
- Hayırdır hanım!! Nerden çıktı bu kızılcık?
- Heeeç!! Herif, al horoza karşılık aldım çerçiciden!!
Bu alış-verişe çok bozulan adam bağırır:
- Neee!! Ulan karı desene çerçici seni kazıklamış!!
- Yok herif!! Başım kümeste olmasaydı biraz zor kazıklardı!!.
- İki kilo kızılcık kaç para?
- 5 milyon hanım.
- Peki, benim bir horozum var. Bunu sana versem, kaç kilo verirsin?
- Önce horozu görmeliyim!!
Kadın dışarıda gezen horozu gösterir. Çerçiciden olur alan kadın önde, adam arkada horozu yakalamağa çalışırken horoz doğruca kümese girer. Kadın, hayvanı çıkarmak için kafasını kümese sokunca poposu dışarıda kalır. Çerçici fırsat bu fırsat deyip kadına arkadan yüklenir. İşi bitirdikten sonra horozu yakalar, iki kilo kızılcıkla eve gelir.
Akşam eve gelen koca, kızılcığı görünce:
- Hayırdır hanım!! Nerden çıktı bu kızılcık?
- Heeeç!! Herif, al horoza karşılık aldım çerçiciden!!
Bu alış-verişe çok bozulan adam bağırır:
- Neee!! Ulan karı desene çerçici seni kazıklamış!!
- Yok herif!! Başım kümeste olmasaydı biraz zor kazıklardı!!.
Karagümrük'lü..
Güzel bir bahar günü, İETT şoförü her zamanki gibi rutin mesleğini icra etmek için, garaja gider, otobüsünü çalıştırır ve yola çıkar. Sorunsuz bir şekilde bir duraktan diğerine ilerler, yolcularını alır, indirir. Derken; durağın birinde iri yarı, güçlü kuvvetli ve oldukça tehlikeli görünüşe sahip bir adam otobüse biner. Şoföre sert bir bakış fırlatır:
- Karagümrük’lü bilet atmaz.! diyerek arkadaki bir koltuğa geçer ve oturur.
Ertesi gün, ondan sonraki gün ve her gün aynı şey yinelenir. Karagümrük’lü, aynı sözlerle ve aynı sert bakışlarla bilet atmadan koltuğa geçip oturur.
Bu durum otobüs şoföründe kompleks yaratır, hat değiştirme dilekçesi de kabul edilmeyince, son çare olarak bir jimnastik kursuna yazılır. Her akşam devam ettiği kursta; judo, karate, aikido ve benzeri tüm dövüş teknikleri konusunda yüksek lisans yapar.
Yazın sonlarına doğru artık kendinden emin, iyi bir dövüşçüdür.Kursları bitirdiğinin ertesi günü tekrar otobüsüyle yola çıkar. Uzaktan, Karagümrük’lünün durakta beklediğini görür. Tüm soğukkanlılığını koruyarak otobüsün kapısını açar. Karagümrüklü otobüse biner, şoföre yine sert bir bakış fırlatır:
- Karagümrüklü bilet atmaz! deyip ilerlerken, şoför koluna yapışır:
- Neden atmıyormuşsuuun ha?
Şoföre şaşkınlıkla bakan adam:
- Karagümrüklü’nün mavi kartı var!.
- Karagümrük’lü bilet atmaz.! diyerek arkadaki bir koltuğa geçer ve oturur.
Ertesi gün, ondan sonraki gün ve her gün aynı şey yinelenir. Karagümrük’lü, aynı sözlerle ve aynı sert bakışlarla bilet atmadan koltuğa geçip oturur.
Bu durum otobüs şoföründe kompleks yaratır, hat değiştirme dilekçesi de kabul edilmeyince, son çare olarak bir jimnastik kursuna yazılır. Her akşam devam ettiği kursta; judo, karate, aikido ve benzeri tüm dövüş teknikleri konusunda yüksek lisans yapar.
Yazın sonlarına doğru artık kendinden emin, iyi bir dövüşçüdür.Kursları bitirdiğinin ertesi günü tekrar otobüsüyle yola çıkar. Uzaktan, Karagümrük’lünün durakta beklediğini görür. Tüm soğukkanlılığını koruyarak otobüsün kapısını açar. Karagümrüklü otobüse biner, şoföre yine sert bir bakış fırlatır:
- Karagümrüklü bilet atmaz! deyip ilerlerken, şoför koluna yapışır:
- Neden atmıyormuşsuuun ha?
Şoföre şaşkınlıkla bakan adam:
- Karagümrüklü’nün mavi kartı var!.
Bilmem ki!!
Arabasını; lastiği patladığı için yolun kenarına çeken çok güzel sarışın, çaresiz, beklemeye başlar. Birkaç dakika geçmez, yoldan geçen bir araba durur. Arabasından inen adam, tüm nezaketiyle:
- Yardıma ihtiyacınız var mı?
- Bilmem ki, arabamın lastiği patladı...
Adam; hemen aletlerini alır, arabanın tekerleğini çıkarır, kan ter içinde lastiği tamir eder ve yeniden yerine takar. Bu arada sarışınla da konuşa konuşa iyice ahbaplığı ilerletir. Bu samimiyetin de verdiği cesaretle o beklendik soruyu sorar:
- Acaba sizinle bir daha nerede görüşebiliriz?
Kadın tüm işvesini kullanarak karşılık verir :
- Valla bilmem ki.. Şey… Arabamın lastiği bir daha ne zaman patlar?
- Yardıma ihtiyacınız var mı?
- Bilmem ki, arabamın lastiği patladı...
Adam; hemen aletlerini alır, arabanın tekerleğini çıkarır, kan ter içinde lastiği tamir eder ve yeniden yerine takar. Bu arada sarışınla da konuşa konuşa iyice ahbaplığı ilerletir. Bu samimiyetin de verdiği cesaretle o beklendik soruyu sorar:
- Acaba sizinle bir daha nerede görüşebiliriz?
Kadın tüm işvesini kullanarak karşılık verir :
- Valla bilmem ki.. Şey… Arabamın lastiği bir daha ne zaman patlar?
Tabu:)))
Kelime: Doymak
A: Abi biz demin naaptık?
B: Yemek yedik...
A: Hah, yemek yeyince ne olursun?
B: Tok?
A: Evet, onu mastar yap şimdi..
B: Tokmak!!!!
A: Abi biz demin naaptık?
B: Yemek yedik...
A: Hah, yemek yeyince ne olursun?
B: Tok?
A: Evet, onu mastar yap şimdi..
B: Tokmak!!!!
Kelime: Sigara
A: Kanser olmanın en kısa yolu...
B: Sevgili!!
A: Peki........
Kelime: Eczane
A: Hafız, şimdi Vermidon ne?
B: Ağrı kesici
A: Ya tamam da prozac, diazem falan ne bunlar?
B: Ha!! Hap lan!! Hehe... Kafa mı ne, duman, esrar...
A: Yok be hafız işte hap, nerden alırız biz hapı?
B: Buldum lannn!! Torbacı!!.
Kelime: Timsah
A: Abi bööle hani kertenkele nedir?
B: Hayvan
A: Ne cins hayvan?
B: Sürüngen.
A: Oke!! Abi bu kertenkelenin bir kaç beden büyüğü nedir?
B: Ejderha!!!
Kelime: Suşi
A: Hani oğlum var ya ya gözleri çekik kim onlar?
B: Capooonnn..
A: Hah!.. İşte ne yer bunlar abi?
B: İİiiiihhh neydi laa!! Tsunam!!!!
Kelime: Tavuk
Anlatan: Yumurtayı yapan?
Anlayan: Anne!
Sonuç: Toplu dağılma.
Kelime: Kurbağa
A: Canlıları sınıflandırır böyle bitki....
B: Hayvan!
A: Tamam abı, bi hayvan var hani öpünce daha yakışıklı oluyor
B: At!
Kelime: Katır
A: Şimdi bu bir hayvan boöle dana gibi ama ibne!
B: ........
Kelime: Göçmen
A: Ördekler kışın ne yapar?
B: Göç eder.
A: Adamın İngilizcelisini bunun sonuna getir
B: Ördekmen?
A: Error verdim!!!
Kelime: Kara Delik
Anlatan: Ya bu böyle çok büyük, hup diye içine çekiyor...
Anlayan: Tarkan!!!
Kelime: Homeros
A: Hani gecenlerde tarihi bi film oynadi?
B: Truva
A: Hah çabuk bulacaz bu kez.. truva kimin yazdığı bir destan?
B: Ne bileyim bee???
A: Hay Allah.. Peki, erkekten hoşlanan erkeğe ne denir?
B: İpne
A: Sensin o ! Başka ne denir olum ?
B: Gay
A: Başka başka..
B: Homo
A: Hah! İngilizcede gül ne demek ?
B: Rozzz
A: Birleştir işte !
B: Homoroz!
Kelime: Hostes
A ve B Türk dili ve edebiyatı okumaktadırlar.
A: Gök götürü konuksal avrat
B: Hostes
Grup: 15 saniyelik error verdikten sonra.
Nasil laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan ??!?!?!?!
Kelime: Tabela
A: Böyle otoyol kenarlarında olur, 10-20 metre aralıklarla filan
Oyunla ilgisi olmayan ve örgü ören anne :
- Or..spu!
Hep birden: Ohaaaaaaaaa!
Kelime: Kontrol Kulesi
A: Biz neyle seyahat ederiz?
B: Otobüs
A: Başka
B: Uçak
A: Uçağın iniş kalkışına kim yön verir?
B: Kule
A: Ne kulesi?
B: Galata Kulesi
Kelime: Şehvet
A: Tecavüzcü Coşkun nasıl tecavüz eder?
B: Ooooo!!. Atlar, parçalar, bacak omuza...
A: Hayır hayır, bi şeyle yaa... Neyle tecavüz eder?
B: Yok artık..
A: Ulan ibneler süre akıyoo...
Kelime: Gayrimeşru
Rakip çift (evli)
A: eeee Şimdi ben başkasından hamile kalsam ne olur?
B: Or.psu!
Kelime: Mısır
Kız: Keops nerde?
Çocuk: Etiler'
Kız: Allah cezanı vermesin...
Kelime: Kabarmak
- Abi, şimdi maddeler ısınınca nolur?
- Genleşir
- Ha tamam!! Şimdi pasta yapmak için ne lazım?
- Krema
- Başka, pastanın eski hali ne oluyo?
- Kek
- Tamam, simdi annen kek yapıyo, diyo ki bu kek artik "bisey oldu,...alıyım" diyo... Ne der orda, genleşme anlamına geliyo?
- Genleşti
- Hayır lann,... Genleşti anlamına geliyo?
- Eeee genleşti işte
- Ulan senin anan bu kek genleşti artık alıp yiyelim mi diyo ???
5 sn sessizlik.
- Eveet...
- Ben oynamıyom bunla yaa...
Kelime: Yoyo
- Ya simdi hani böyle var ya... Hani böyle aşağı yukarı sallarlar... Bi dakka ya, ben burda anlatırken sen benim telefonumu mu karıştırıyosun!!!!!
- yoooo
- Hahhh!! Şimdi alın bu heceyi ikiyle çarpın!
- Yo-yoooo!!!!!
- Aferin lannn!!.
Kelime: Sümüklü Böcek
- Hani bi hayvan var spiral şeklinde bi kabuğu var.
- Salyangoz
- Hah!! Ona çok benziyor. Ama sen nezle olunca ne akar burnundan
- Sümük
- Evet, evet bu salyangoz benzeri hayvanda bundan var
- Nası yani hayvanın sümüğü mü var?
- Evet. Karafatma nedir?
- Hamamböceği
- Hah 2. kelimeyi kes
- Böc
- Yok, yok kelimenin tamamı
- Hamamböc
- Allah belanı versin.
Kelime: Pinokyo
- Ahşap piç?
- Pinokyo!
Grup: Oohaaaa!!
Kelime: Gazete
A: Sabahları ne okursun?
B: Ezan!
A: ?????!!!!!
Kelime: Tren
-Abi şimdi bu bir çeşit geyik.
- Ren
- Heh, tut onu aklında, hani teknik çizim dersinde bi cetvel kullanılır, nedir?
- T-cetveli,
- Ulan!! Aslansınız, birleştirin şimdi ikisini!
- Toren!!, Taren!!, Teren!!...
- Allah cezanızı vermesin, ulan sirkeciden ne kalkar?
- Vapur!
- Allahım!! Öldür beni!
- Treeeeeeeeeeeeeeeen, tren tabi ya, Olley!
Kelime: Astronomik Rakam
A-Bayan: Hani biz bir nesneye o değeri yakıştırmadığımızda, mesela fiyatı abartılı bulduğumuzda birşey deriz elif,
B-Bayan: Ohaaaa
A-Bayan: Eee tabi siz öle diyorsunuz
Kelime: Sevgililer Günü
A-Bayan: Hani bizim yok(!) neyimiz yok
B-Bayan: Paramız
A-Bayan: Kalemimiz, göz kalemim var ama kalem yok
A-Bayan: Sevgilimiz
B-Bayan: Hah, işte özel günü vardır hani
A-Bayan: Erkeklerin?
B-Bayan: Yaw yok!! Ne alaka yaaaa!!
Kelime: Tos Vurmak
A: Matadorlar ne iş yapar?
B: Boğa güreşi..
A: Boğa matadora ne yapmaya çalışır?
B: Tos atmaya...
A: Mastar yap onu...
B: Tos atmak...
A: Biraz daha farklı...
B: Toslamak?
A: Mastar mastar...
B: Mastar işte... Ne yaw? Tosmak???
Topluluk - Yıkılır, süre biter.
Kelime: Pisuar
A: (bayandır bu arada): Hani sizin var bizim yok ya (hâlbuki tabu kelimeler de, pipidir efendim çüktür yok bunlar)
B: Evet çük...
A: Hah!! Siz onla ne yaparsınız? (nereye varacak anlamış değilim)
B: Valla ben balık tuttuğumu bilirim, sen ne demeye çalışıyorsun?
Kelime: Abonman
A: Abi, Yonca Evcimik'in ünlü olduğu şarkı neydi?
B: Aboneyim Abone, biletleri cebimde, ballı lokma tatlısıııı amann ha...
A: Tamam abi! Şarkıyı söylemene gerek yok. Abone gibi bir şey işte bu...
B: :Jeton jeton!?
A: Hayır, Fransızcadan geliyor sanki!
B: Hımm, Jööton?
A: Yaaa !! Ben oynamıyorum abii!
Kelime: Çin Seddi
A: Uzak doğuda bi ülke
B: Çin
A: Orda bööle çok uzun yapı, uzaydan da görünüyomuş diyolar hani
B: Çin Duvari!!!!!!! (great wall'dan direk tercüme yapmaktadır farkında olmadan)
A: Hayır ya! Duvar değil! Nedir o?
B: Büyük Çin duvar?
A: Hönk?
B: Ulu Çin duvarı
A: Oynamıyorum ben bununla ya!!...
Kelime: Yakın (anlatmaya çalışan arkadaş önce uzağı anlatmak ister)
A: - Abi şimdi ta ordaa felan diyoz hani bi ülke ismi falan aynı zamanda
B: - Irak
A: - Tamam onun tersi
B: - Karı!
A: - Olm tersi!!
B: - Kız!!
Kelime: Brütüs
A: Eski Roma
B: Eee? Başka
A: Ya, vardı ya hani eski Roma’da
B: Ne vardı lan doğru düzgün anlatsana!!
A: Hani eski Roma’da çalışıyodu ya yaa....
B: Sigortalımı çalışıyodu bari
A: Brütüs anasını satıyım ya!!
Kelime: Serüven
A: Abi Macellen nası biriydi?
B: Ne biliyim? İyi biriydi heralde!! (birinci kopuş, ama duur)
A: Abi onu demiyorum neye düşkündü?
B: Karıya, kıza bi de içkiye olabilir (pes)
Kelime: Karizma (ailecek tabu oynanmaktadır)
Anne: Hani şimdi siz böyle bir yaştan sonra kırmızı falan giymezsiniz, giymeyi istemezsiniz bir şeyi çizdirmemek için? Ne o şey?
Çocuk: Kestane!
Anne: Allah kahretmesin seni be!!..
Kelime: Dedikodu
A: - Hani böyle kadınlar bir araya gelince direk ne yapmaya başlar?
B: - (bir kız arkadaş) seks!
A: - Oha!! Harbiden mi?
Kelime: Makas
A: -Böyle delikleri var parmağını içine sokuyosun sonra oynatiyosun uçlari uzun hareket ediyo?
B: - O ne ya! (uzun süre anlattiktan sonra)
A: - Lan geri zekâlı! 2 deliği var onun içine parmak sokuyon hareket ediyo
B: - Burun!
A: - ?
B: - Karıştırınca oluyo ööle
A:- Salak ucu uzun mu !!????
Kelime: Maraton
A: -Mitsubisinin otobüsünü söyle
B: - Prenses!
A: - Bi önceki model?
B: - Maraton
Kelime: Hamile
A: -Hani atıyorum biz ileride ne yapabiliriz?
B: - Evlenebiliriz
A: - Atıyorum sonra ne olabilir?
B: - Benden niye bu kadar kaçıyosun!!!
(ve iki lafın arasında film kopar)
Kelime: Eskimo
A: - Kutupta yaşarlar
B:- (hep bir agizdan) ayıııııııııııııı
A: - Yok insan olanları
B: - Hee… Eskimo
Kelime: berlin duvari
- hani avrupa'da bi ülkee..
- berlin duvari !!!
Kelime: Çürük
Hikâye: Anlatacak olan askerden konuya girecek.
A: - Abi, ben ne olursam askere gidemem?
... Sessizlikten sonra
B: -İ.neee...!!!
Kelime: İş kolik
A:-Sen nesin?
B: -Neyim?
A: - Hani geç saatlere kadar kalıyorsun ya bankada!
B: - Enayi!!!!
A: -Yo ya..
B: - Dangalak
A: -Ya öyle demek istemedim ya!
Kelime: Kapuska
A:- Bu ne yaa? Abi ben bunu anlatamam! (Pas dedikten sonra,) İğrenç bi yemek..
B:- Kapuska !!!
Kelime: Beş Para Etmez
A: - Baba benim değerim ne kadar?;
B: - Dünyalar kadar kızım..
A: - Baba dünyanın değeri ne kadar?
B: - Beş para etmez kızım.... :)))
Kelime: Gondol
A: Mama mia!
B: Gondol!
Millet: Tabii!!
Kelime: Dergâh
A:- Hani böyle insanlar ulvi bir amaç için bir araya gelir aynı mekanda
B: - Grup seks
A:- Çarpılırsın valla
B: - Ha, tamam!! Trafo!
Kelime: Kadınbudu
A:- Olm sen nesin?
B:- Erkek
A:- Tersi?
B: - Kadın
A - Onun yeneni?
B: - Çıtır!!
Kelime: İhanet
A:- Ee.. şey siz bilirsiniz hani ben nişanlıyken yaptım ya
B:- Aldatmak
A: - Ee.. benzeri
B: - İhanet
Kelime: Nikâh Şahidi
A:-:Sakıp Sabancı yapar bunu hep..Mmm.. yaz gelince kadınlarla erkekler napar?
B: -:Sevişir
A:-:Onun resmi olanı, Çırağan da filan olur
Kelime: Geri Kafalı
A:- Senin baban ney?
B:- Domuz, geri zekalı, iğrenç, tiksiç, mide bulandırıcı, cimri, hayvan,pislik..
(daha gider bu...)
Millet: !?!?!
Kelime: Zayıf
A: - Ben ne değilim
B: - Salak değilsin
A: -Sen de değilsin (hala kelimeyi kastetmektedir)
B: - Saol abi ( sen de salak değilsin anlar)
A: - Hayır sen de değilsin
B: - Ohhohahahha!!
Kelime: Korna
A: - Hani bizim x çalar
B: - Korno?
A:- Heh heh şimdi bi harfini değiştir
B: - Porno
A: - !!!??
Kelime: Şirinler
A: ( kelimeyi annatacaım kişinin adı şirin ) - Sen kimsin?
B: - Ben, şey... Şirin!
A: - Evet! Ama bu Tv’de oynuo
B: - Şirin baba!!
A: - Taam! Çoğul yap bunu şimdi!!
B: - Şirin babalar!!!!!!!!
A: - Ehem.. Peeki..
Kelime: Yetenekli
A: - Ben neyim arkedisler?
B: - Salak
A: - ....
Kelime: Kibirli
A:- Egemen nasıl biri?
B:- Kendini beğenmiş, şaşkın, yüzsüz, geveze
A:- Durun ya!!!
Kelime: Travma
A: - Hani düşüp kafanı kaldırım taşına vurursun da bi şey geçirirsin?
B:- Film şeridi?
Topluluk: - Çüüşşşş!!!
Kelime: Steteskop
A: - Dinlenir.....
B: - ...........
A: - Ağbi dinlenir
B: - ...........
A: - Ağbi dinlenir ya!! Dinlenir...
B: - Ne diyon olm!! Bi şeyler söyle!! Ne bu walkman mi?
A: - Ya.. Dinlenir işte bea!!.
B: - Hay git yaa!!. Ebeninkini dinle...
Kelime: Terlik
A: - Neyle yürürsün?
B: - Ayak!!!
A: - Heh hani böyle ayakların üşür altında onlar olur böle yumşak yumşak
B: - Koyun!!
A: - Yuh.. Onun daha küçüğü ya, koyun dedi hödük!
B: - Kuzu!!!
A: - Allah belanı versin pas!
Kelime: Zebani
A: - Allahın meleklerinden biri.
B: - Cebrail.
A: - İlk üç harfi çizgili bir hayvanı çağrıştırıyor.
B: - Zebrail?
Kelime: Duşa kabin
A: - Bizim yurtta eksik olan şey ne?
B: - Ne biliim ben bisürü şey var eksik
A: - Duşlarda yok bunlardan.
B: - Hah, buldum! Erkek!!
Grup: - yuh!!
Kelime: Askerlik
A(kız):- Erkeklerin belli bir yaştan sonra gitmekle mükellef olduklari yer.
B(emre): - Genel ev.
A: - Öl emre!!
Kelime: Baraj
A: - Hani futbolcular kalenin önüne kurar maçta..
B: - Pusu...
A: - Yuh
Kelime: Sevgili
A: - Erkek arkadaşın olunca, ne olursun?
B: - Hamile olurum?
Topluluk: - Ohaahahauauahah!!
Kelime: Rafting
A: - Çayın büyüğünde yapılan spor
B: - Çayda çıra
Topluluk: İptal!
Kelime: Köpek Balığı
A: - Hani hayvan evde beslenir?
B: - Köpek
A: - Hah! bunun suda olanı???
B: - Su köpeği!!!!
Topluluk: - Şak şak şak ...
Kelime: Çirkef
A:- Hani var ya böyle hamamda kadınlar kavga ederken birbirlerine bu şekilde bağırırlar
B: -Or...puuuuu!!
A: - Ya hani var ya!! Böyle çirkin gibim bi şe
B - Ördek yavrusu
A:- Ya bol çirkin’i ortadan, bi şekle
B: - Çiroz
A: - Allah belanı versin!
Kelime: Pelüş
A: - Hani doğum günlerinde, sevgililer gününde falan alırsın.
B: - Kalpli yastık.
A: - Hayır ya. üstünde seni seviyorum falan yazar. ayılı, tavşanlı falan olur?
B: - Doldurulmuş hayvan.
Etrafta ne kadar insan varsa yarılırJ))))))
Kelime: Otomatik Pilot
(Erkek bir miktar anlattıktan sonra sorar);
A: - Ee işte o havada hareket eden alet onu süren kişi olmadan giderse ne dersin?
B(kız): - Oha derim!
Kelime: Kav
A: - Abi, şimdi kibritin üstünde ne yazar?
B: - Ateşle yaklaşma!
A: - Hayır Allahın belası, o dediğin tüp kamyonunda yazar, söyle ne yazar?
B: - Haa, tamam hatırladım, vasati 40 çöp yazar.
A: - Hadi ulennn, oynamıyorum ben bu hıyarla!..
Kelime: Iska
A: - Kartopu savaşında ben Peline atarim, o da eğilir, başını kaldırır ve ne der bana?
B:- Hayvaaan!.
Yeniden Yaşam mı?!!
Kadın yaşamında çok istemesine karşın, bir tane bile erkek arkadaşı olmamış.. Kimse ama kimse bakmamış yüzüne..Yıllarca para biriktirip, son çare olarak bir plastik cerraha gitmiş..
Doktoru:
- Hanımefendi!! İnanın yapacak bir şey yok..Tanrı resmen size haksızlık etmiş,
Kadının fenalaştığını görünce de teselli etme gereği duymuş:
- Bakın.. Yeniden yaşama inanın!! Dünyaya bir daha gelişinizde dayanılmaz bir afet olacaksınız ve bütün erkekler sizin için sıraya girecek..
Duyduğu bu son sözler; kadını umutsuzluğa sürüklerken, bir yandan da heyecanlandırır.
İntihar edip bir an önce mutluluğa kavuşmak ister. Çıkar köprünün üzerine ve bırakır kendini aşağı..Şans bu ya, hıyar, patlıcan, muz yüklü bir mavnanın üzerine düşer. Başını çarpıp bayılır..Gözleri kapalı, yarı baygın kendine gelirken etrafı yoklar, nerde olduğunu anlamak için.. Eline değenleri kavrar, birini bırakıp diğerini tutar. Birden yüzünde aydınlık bir gülümseme belirir. Sevinçle:
- Beyler lütfen..Teker teker lütfen..!
Doktoru:
- Hanımefendi!! İnanın yapacak bir şey yok..Tanrı resmen size haksızlık etmiş,
Kadının fenalaştığını görünce de teselli etme gereği duymuş:
- Bakın.. Yeniden yaşama inanın!! Dünyaya bir daha gelişinizde dayanılmaz bir afet olacaksınız ve bütün erkekler sizin için sıraya girecek..
Duyduğu bu son sözler; kadını umutsuzluğa sürüklerken, bir yandan da heyecanlandırır.
İntihar edip bir an önce mutluluğa kavuşmak ister. Çıkar köprünün üzerine ve bırakır kendini aşağı..Şans bu ya, hıyar, patlıcan, muz yüklü bir mavnanın üzerine düşer. Başını çarpıp bayılır..Gözleri kapalı, yarı baygın kendine gelirken etrafı yoklar, nerde olduğunu anlamak için.. Eline değenleri kavrar, birini bırakıp diğerini tutar. Birden yüzünde aydınlık bir gülümseme belirir. Sevinçle:
- Beyler lütfen..Teker teker lütfen..!
I Love Your Blog
Bu aralar, çeşitli nedenlerle de olsa, ziyaretlerime, gereken özeni göstermediğimi anlamış bulunuyorum. Sevgili blog arkadaşlarım Hülya’ca ve mgurdal arkadaşlarım tarafından, sayfamın "I love Your Blog" ödülüne değer bulunduğunu öğrenmiş bulunuyorum. Böyle bir değere sahip olmak tabii ki güzel duygu .Sevgi karşılıklı olmalı ayrıca.. Düşünmeniz bile yeter diyeceğim ama düşündüklerini nasıl kanıtlayacaklar değil mi?J)
Benim de; olaylara bakışını, sunusunu, kurgusunu, beğendiğim ve sayfasından keyif alıp izlediğim bir çok blog arkadaşım var..Ayrıca sanal ortamda olsa insanın kendini bir şekilde ifade edebildiği, bulduğu bu çalışmalara ayrı bir değer veriyorum.. Çünkü paylaşılanlarla yaşam, güzelleşiyor, keyifli, neşeli bir hal alıyor.
Sevgili Hülya’nın deyimiyle:)); blog konseptinizi de bozmazsa " sizde bu mim hakkında yani sizin "I love your blog" dediğiniz blogları yazmaya devam edebilirsiniz. Sevgilerimle.
I ♥ your blog:
Laguer
HasretsenfonileriOkan Yüksel
Çelişki ve Analiz
ShortstorydünyasıOur Beautiful House&Garden
Şairane
Sevgi Bahçesinden Bir DemetÇilek'in Dünyası
Tropicalmalibu
BloggErdal
Hasat
Gaziemir OrmanHamdivehusnucan
Karakalem
Portakal Mavisi
Ivır-Zıvır
Gayriciddi
Kaptan
Ümidim
Serkan Özçalık
BenceraN
Hasan Yörükİçimden Geldiği Gibi..
Hayatın Gerçekleri..
Benim de; olaylara bakışını, sunusunu, kurgusunu, beğendiğim ve sayfasından keyif alıp izlediğim bir çok blog arkadaşım var..Ayrıca sanal ortamda olsa insanın kendini bir şekilde ifade edebildiği, bulduğu bu çalışmalara ayrı bir değer veriyorum.. Çünkü paylaşılanlarla yaşam, güzelleşiyor, keyifli, neşeli bir hal alıyor.
Sevgili Hülya’nın deyimiyle:)); blog konseptinizi de bozmazsa " sizde bu mim hakkında yani sizin "I love your blog" dediğiniz blogları yazmaya devam edebilirsiniz. Sevgilerimle.
I ♥ your blog:
Laguer
HasretsenfonileriOkan Yüksel
Çelişki ve Analiz
ShortstorydünyasıOur Beautiful House&Garden
Şairane
Sevgi Bahçesinden Bir DemetÇilek'in Dünyası
Tropicalmalibu
BloggErdal
Hasat
Gaziemir OrmanHamdivehusnucan
Karakalem
Portakal Mavisi
Ivır-Zıvır
Gayriciddi
Kaptan
Ümidim
Serkan Özçalık
BenceraN
Hasan Yörükİçimden Geldiği Gibi..
Hayatın Gerçekleri..
Bekarlık..
Genç adam evlenmişti. Ertesi gün dışarıda arkadaşlarından birine rastladı. Arkadaşı, çiçeği burnundaki damada dayanamayıp takıldı:
- Gözlerime inanamıyorum!!Senin dışarıda ne işin var?
Damat üzüntüyle başını salladı:
- Sorma birader! Feci bir şey oldu!!
- Ne oldu?
- Gece gayet iyi geçmişti. Sabahleyin kalkınca nerede olduğumu anımsayamadım. Bekârlıktan kalma alışkanlıkla eşimin eline para tutuşturup gitmeye kalktım.
- Deme... Eee eşin ne yaptı peki?
- O da uyku sersemliğiyle kalkıp paranın üzerini geri vermez mi?!!
Afrika Ruleti..
Afrika’dan bir devlet başkanı Rusya'ya Yeltsin'e ziyarete gelir. Resmi görüşmeler, ekonomik bağlantılar derken, Rus ruletini de öğrenir ve çok beğenir. Yeltsin'e de:
- Eğer benim ülkeme gelirseniz, bende size söz veriyorum Afrika Ruleti’ni öğreteceğim.
Bir zaman sonra Yeltsin bu ülkeye iadeyi ziyarete gider. Resmi görüşmelerden sonra:
- Sayın Başkanım, bana Afrika Ruleti öğreteceğinizi söylemiştiniz!!
Başkan:
-Tabi sayın Yeltsin.Memnuniyetle hay hay!!
Yanlarına 6 tane birbirinden güzel (zenciler de güzeldir) ve çıplak kız getirilir.
Afrikalı başkan:
- İşte!! Sayın Yeltsin, bunlardan seçtiğiniz bir tanesi size oral seks yapacak.
Yeltsin:
- İyi ama heyecan bunun neresinde?
Afrikalı Başkan:
-Sayın Yeltsin, bu kızlardan biri yamyam!!.
- Eğer benim ülkeme gelirseniz, bende size söz veriyorum Afrika Ruleti’ni öğreteceğim.
Bir zaman sonra Yeltsin bu ülkeye iadeyi ziyarete gider. Resmi görüşmelerden sonra:
- Sayın Başkanım, bana Afrika Ruleti öğreteceğinizi söylemiştiniz!!
Başkan:
-Tabi sayın Yeltsin.Memnuniyetle hay hay!!
Yanlarına 6 tane birbirinden güzel (zenciler de güzeldir) ve çıplak kız getirilir.
Afrikalı başkan:
- İşte!! Sayın Yeltsin, bunlardan seçtiğiniz bir tanesi size oral seks yapacak.
Yeltsin:
- İyi ama heyecan bunun neresinde?
Afrikalı Başkan:
-Sayın Yeltsin, bu kızlardan biri yamyam!!.
Sen de Gör!!
Resim Sergisi..
Galeriyi dolduranlar, önünde durdukları her resmi yorumluyorlardı. En son büyük
bir tablonun önüne geldiler. Karanlık bir fon, yan yana duran çırılçıplak 7-8 zenci.
Gözlerinin akları bile kapkara. Ancak ortada duran zencinin cinsel organı bembeyaz.
Önce kısa bir şaşkınlık olur, arkasından da yorumlar başlar;
- Yaşamda her şey kararırken, üretim araçları yaşamı aydınlatır, demek istiyor.
- Hayır, hayır, o değil!!. Doğa kirlenmesine karşı bir Froydyen karşı çıkış." Libidomuzun gücü, doğa katliamını durduracak" demek istiyor.
En yetkinleri racon keser:
- Yanılgı içindesiniz beyler. Afrika kültüründe beyaz erkeklik organı kral gücünü simgeler. O gördüğünüz muhtemelen Mau Mau kralı felan! derken, arkadan kalın bir ses yükselir:
- Hoooooooooyt
Herkes, kim bu küstah gibisinden sesin geldiği yöne doğru döner. Hep bir ağızdan:
- Ne diyorsun? Sen de kimsin? Nesin?
Adam :
- Baylar, Bayanlar!! Bu resimleri yapan benim, İrlandalıyım. Bu tabloda gördüğünüz Belfast'da bir maden ocağı. Ortam zifiri karanlık.. Adamlar da maden işçisi. O nedenle hepsi simsiyah!.
Diğerleri:
- Peki, neden hepsi de çıplak?
- Çünkü mesaileri bitti. Bir an evvel çıkıp gitmek için çıkardılar kirli giysilerini.
Yine hep birlikte:
- Peki, o ortadakinin şeyi neden bembeyaz?
İrlandalı ressam onların yüzüne bakar bakar, sonra da gülümser:
- O öğle yemeğini maden lokantasında yemedi. Bir ara eve gidip geldi.....
bir tablonun önüne geldiler. Karanlık bir fon, yan yana duran çırılçıplak 7-8 zenci.
Gözlerinin akları bile kapkara. Ancak ortada duran zencinin cinsel organı bembeyaz.
Önce kısa bir şaşkınlık olur, arkasından da yorumlar başlar;
- Yaşamda her şey kararırken, üretim araçları yaşamı aydınlatır, demek istiyor.
- Hayır, hayır, o değil!!. Doğa kirlenmesine karşı bir Froydyen karşı çıkış." Libidomuzun gücü, doğa katliamını durduracak" demek istiyor.
En yetkinleri racon keser:
- Yanılgı içindesiniz beyler. Afrika kültüründe beyaz erkeklik organı kral gücünü simgeler. O gördüğünüz muhtemelen Mau Mau kralı felan! derken, arkadan kalın bir ses yükselir:
- Hoooooooooyt
Herkes, kim bu küstah gibisinden sesin geldiği yöne doğru döner. Hep bir ağızdan:
- Ne diyorsun? Sen de kimsin? Nesin?
Adam :
- Baylar, Bayanlar!! Bu resimleri yapan benim, İrlandalıyım. Bu tabloda gördüğünüz Belfast'da bir maden ocağı. Ortam zifiri karanlık.. Adamlar da maden işçisi. O nedenle hepsi simsiyah!.
Diğerleri:
- Peki, neden hepsi de çıplak?
- Çünkü mesaileri bitti. Bir an evvel çıkıp gitmek için çıkardılar kirli giysilerini.
Yine hep birlikte:
- Peki, o ortadakinin şeyi neden bembeyaz?
İrlandalı ressam onların yüzüne bakar bakar, sonra da gülümser:
- O öğle yemeğini maden lokantasında yemedi. Bir ara eve gidip geldi.....
İlginç İtiraflar - 3
Ne münasebet (Kadın-21,İstanbul )
Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi elimizde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"
İnek!! (Erkek–28, Bursa)
Öğrencilik dönemimde; köyde rahat ders çalışmak için ineğimizi gütmeye ben götürürdüm. Yine böyle bir günün sonunda, elimde kitap arkamda beni izleyen ineğimle ilerlerken, ipin gerildiğini, ineğin gelmemek için direndiğini gördüm. Bir süre inatlaştık sonra önüme dönünce direnmesine hak verdim.. Çünkü artık eve gelmiştik. O ahıra gitmek istiyor, ben ise evimize geldiğimizi bilmiyordum.. Bu durumda çok ders çalışana inek demek , ineklere hakaret olmuyor mu?..
Yanlış telefon (Erkek-26, İstanbul )
İşe giderken cep telefonumu evde unutmuşum, ama televizyon kumandasını almayı ihmal etmemişim.
Çöp!! (Erkek-36, Aydın)
Hay Allah!! Geçen günde mutfaktan aldığım çöp poşetini bırakıyorum diye ağzımdaki sigarayı bırakıp, elimde poşetle eve döndüm.Dış kapıyı örterken kapıyı araladım ve beni birisi gördü mü diye sağıma soluma ve karşı komşularıma baktım. Sonra çöpü döktüm ama sigaramı geri almadım.
Çocuklar kimden? (Kadın-21, Bursa )
Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki, kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuklar benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor, gülmekten tabii.
Doğalgaz (Kadın-26, İzmir )
Doğalgaz bağlantısı için bahçemizi kazan sevgili amele kardeşler, kendi evimizin önünde bana laf atarsanız babam da size "O boruları g.tünüze döşerim, gazın en doğalıyla ısınırız!" der tabii ki.
Nur topu (Kadın-25, İzmir)
İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!"
Toplamda (Kadın-24, Antalya)
Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz.
Helallik (Erkek-35, Eskişehir )
Tatile giden, hayat dolu yaşlı teyzemiz güya helalleşiyor. "Hadi çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem yada siz kör olursunuz beni göremezsiniz..."
Köpük köpük (Erkek-28, ABD )
8 yaşımdaki yeğenim "Dayı nasıl oluyor da renkli sabundan beyaz köpük çıkıyor?" diye sordu. "Dur bir düşüneyim," dedim, hala düşünüyorum...
Araba sevdası (Erkek-20, İstanbul )
Annem; arabasını, torpidosu için dantel örecek kadar çok seviyor. Geçenlerde arabayı çarpmış ve farı kırılmış. Babamın anlattığına göre trafik polisinin önünde "Yavrumun gözü çıktııııı!" diye ağladığı için polisler heyecanlanıp ambulans çağırmışlar.
Hevesli (Erkek-40, İstanbul)
Kardeşime araba kullanmayı öğretiyorum. Çok hevesli... Bana; "Abi çok kolay yaa, aynı bilgisayar oyunu gibi!" diyor. Cevabım; "Hııı... Ama tek canın var..."
Potansiyel müşteri (Erkek-36, İstanbul)
Kırmızı ışıkta durduğum anda yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve tek tekerlek üzerinde geçti.. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: ''Gördün mü bizim müşterileri... Hey maşallah!'' dedi.
Komşuluk ilişkilerimiz (Kadın-22, Adana )
Duvarlar kağıt gibi ve yan evde olan biten aynen duyuluyor. Duştayım, yan taraf kendinden geçmiş sarsılıyor! Nefes sesleri, iniltiler vs. dayanamayıp bağırıyorum "Hoopp aile var aileee..." Cevap gecikmiyor. "Ailecek mi giriyorsunuz banyoya?"
Un merakı (Kadın-26, Sinop)
Komşumuzun kızı ilk fırıncıya kaçtı. Geri geldi, 5 ay sonra un fabrikasının sahibine kaçtı. Bunlara annesinin yorumu; "Ben bu gızı una doyaramadım!"
Sütün faydaları (Kadın-39, Adana )
Sabah erken okula gidecek oğlumu uyandırmadan önce, kalkar kalkmaz içsin diye hazırladığım sütün bardak ebadını o kadar abartmışım ki, henüz uyanmaya çalışan, tek gözü açık oğlumdan gelen cümle: "ineğin kendisini getirseydin bari."
Kaldırma kuvveti (Kadın-29, İzmir)
Kızdırmak için anneme "Göğüslerin sarkmış" diyen babama annemin cevabı gecikmedi: "Benim sarkan göğüslerimi kaldırmak için özel sutyenler var ama senin sarkıp da kaldıramadığın yerin için henüz bir don icat edilmedi!" Kusura bakma babacığım ama hak ettin.
Arabam çalındı (Erkek-29, Ankara)
2 gece önce arabasını otoparkta unutup eve dolmuşla dönen ve sabah "Arabam çalındı!" diye ortalığı kasıp kavuran o salak, benim.
Kayıp aranıyor (Erkek-26, Antalya )
Çok sevdiğimiz dedemi kalp krizi sonucu kaybettik. Sevilen bir esnaf olması sebebiyle cenazeside oldukça kalabalıkdı. Biz taziyeleri kabul ederken uzun süredir görmediğim bir arkadaşım beni gördü ve geldi. "Bu kalabalık da ne böyle?" diye sorunca gayet normal bir şekilde "Dedemi kaybettik." dedim. Yanıtı, beni o an bile krize sokmaya yetti:
Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi elimizde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"
İnek!! (Erkek–28, Bursa)
Öğrencilik dönemimde; köyde rahat ders çalışmak için ineğimizi gütmeye ben götürürdüm. Yine böyle bir günün sonunda, elimde kitap arkamda beni izleyen ineğimle ilerlerken, ipin gerildiğini, ineğin gelmemek için direndiğini gördüm. Bir süre inatlaştık sonra önüme dönünce direnmesine hak verdim.. Çünkü artık eve gelmiştik. O ahıra gitmek istiyor, ben ise evimize geldiğimizi bilmiyordum.. Bu durumda çok ders çalışana inek demek , ineklere hakaret olmuyor mu?..
Yanlış telefon (Erkek-26, İstanbul )
İşe giderken cep telefonumu evde unutmuşum, ama televizyon kumandasını almayı ihmal etmemişim.
Çöp!! (Erkek-36, Aydın)
Hay Allah!! Geçen günde mutfaktan aldığım çöp poşetini bırakıyorum diye ağzımdaki sigarayı bırakıp, elimde poşetle eve döndüm.Dış kapıyı örterken kapıyı araladım ve beni birisi gördü mü diye sağıma soluma ve karşı komşularıma baktım. Sonra çöpü döktüm ama sigaramı geri almadım.
Çocuklar kimden? (Kadın-21, Bursa )
Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki, kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuklar benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor, gülmekten tabii.
Doğalgaz (Kadın-26, İzmir )
Doğalgaz bağlantısı için bahçemizi kazan sevgili amele kardeşler, kendi evimizin önünde bana laf atarsanız babam da size "O boruları g.tünüze döşerim, gazın en doğalıyla ısınırız!" der tabii ki.
Nur topu (Kadın-25, İzmir)
İşyerinde küpe takan erkek arkadaşımıza babasından yorum: "Bir zamanlar nur topu gibi oğlum vardı; nuru gitti, topu kaldı!"
Toplamda (Kadın-24, Antalya)
Geçen gece nöbetteyken acile 3 yaşında, para yutmuş bir hasta geliyor. Babasına ne kadar yuttuğunu soruyoruz; "1 YTL" diyor. Yapılan tetkikler sonucunda bir adet 50 Kuruş ve iki adet 25 Kuruş tespit ediyoruz. Baba bir şekilde haklı olduğu için sadece aramızda gülüşerek konuyu kapatıyoruz.
Helallik (Erkek-35, Eskişehir )
Tatile giden, hayat dolu yaşlı teyzemiz güya helalleşiyor. "Hadi çocuğum, hakkınızı helal edin, hayat bu; siz ölürsünüz ben göremem yada siz kör olursunuz beni göremezsiniz..."
Köpük köpük (Erkek-28, ABD )
8 yaşımdaki yeğenim "Dayı nasıl oluyor da renkli sabundan beyaz köpük çıkıyor?" diye sordu. "Dur bir düşüneyim," dedim, hala düşünüyorum...
Araba sevdası (Erkek-20, İstanbul )
Annem; arabasını, torpidosu için dantel örecek kadar çok seviyor. Geçenlerde arabayı çarpmış ve farı kırılmış. Babamın anlattığına göre trafik polisinin önünde "Yavrumun gözü çıktııııı!" diye ağladığı için polisler heyecanlanıp ambulans çağırmışlar.
Hevesli (Erkek-40, İstanbul)
Kardeşime araba kullanmayı öğretiyorum. Çok hevesli... Bana; "Abi çok kolay yaa, aynı bilgisayar oyunu gibi!" diyor. Cevabım; "Hııı... Ama tek canın var..."
Potansiyel müşteri (Erkek-36, İstanbul)
Kırmızı ışıkta durduğum anda yanımdan iki motosikletli ışık hızında ve tek tekerlek üzerinde geçti.. Ben ağzım açık olayı izlerken yanıma yanaşan 112 ambulansından doktor camı açtı ve bana: ''Gördün mü bizim müşterileri... Hey maşallah!'' dedi.
Komşuluk ilişkilerimiz (Kadın-22, Adana )
Duvarlar kağıt gibi ve yan evde olan biten aynen duyuluyor. Duştayım, yan taraf kendinden geçmiş sarsılıyor! Nefes sesleri, iniltiler vs. dayanamayıp bağırıyorum "Hoopp aile var aileee..." Cevap gecikmiyor. "Ailecek mi giriyorsunuz banyoya?"
Un merakı (Kadın-26, Sinop)
Komşumuzun kızı ilk fırıncıya kaçtı. Geri geldi, 5 ay sonra un fabrikasının sahibine kaçtı. Bunlara annesinin yorumu; "Ben bu gızı una doyaramadım!"
Sütün faydaları (Kadın-39, Adana )
Sabah erken okula gidecek oğlumu uyandırmadan önce, kalkar kalkmaz içsin diye hazırladığım sütün bardak ebadını o kadar abartmışım ki, henüz uyanmaya çalışan, tek gözü açık oğlumdan gelen cümle: "ineğin kendisini getirseydin bari."
Kaldırma kuvveti (Kadın-29, İzmir)
Kızdırmak için anneme "Göğüslerin sarkmış" diyen babama annemin cevabı gecikmedi: "Benim sarkan göğüslerimi kaldırmak için özel sutyenler var ama senin sarkıp da kaldıramadığın yerin için henüz bir don icat edilmedi!" Kusura bakma babacığım ama hak ettin.
Arabam çalındı (Erkek-29, Ankara)
2 gece önce arabasını otoparkta unutup eve dolmuşla dönen ve sabah "Arabam çalındı!" diye ortalığı kasıp kavuran o salak, benim.
Kayıp aranıyor (Erkek-26, Antalya )
Çok sevdiğimiz dedemi kalp krizi sonucu kaybettik. Sevilen bir esnaf olması sebebiyle cenazeside oldukça kalabalıkdı. Biz taziyeleri kabul ederken uzun süredir görmediğim bir arkadaşım beni gördü ve geldi. "Bu kalabalık da ne böyle?" diye sorunca gayet normal bir şekilde "Dedemi kaybettik." dedim. Yanıtı, beni o an bile krize sokmaya yetti:
- Bu kadar insan hala bulamadınız mı?'
Giyim kuşam (Kadın-24, İstanbul )
Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı ve siyah kemerini bir arada giyen babama annemin yorumu: "Toplama bilgisayar gibi olmuşsun!"
Teravih namazı (Erkek-27, Kocaeli )
Teravih namazına gidilir. Kadınlar caminin 2. katında kılmaktadırlar. Tam kaptırmışken atmosfere, bir ara secdeye gidildiğinde sessizliği 2. kattan bir çocuk sesi bozar. "Anneeee, aşağıda kocaman kocaman bir sürü g.t var!" Sessizlik, kafalar cümleyi çözümleyinceye kadardır. En sonunda imam dahil herkes kopar. Ne namaz kalır, ne abdest...
Cadaloz kaynana (Kadın-25, Yalova)
Bi arkadaşımın düğünündeyiz. Nikâh kıyılıyor, imzalar atılıyor, gelin ve damadı tebrik etmek için ayağa kalkıldığında elektrikler kesiliyor. Biz hep beraber "Aaaa!" diye tepki gösterirken, arkadaşımın annesi oldukça yüksek sesle düşüncesini dile getiriyor. "Oğlumun daha ilk dakikadan hayatı karardı."
Direksiyon eğitimi (Erkek-35, İzmir)
Sene 1993. Sevgilime (Şu an karım olur kendileri) araba kullanmayı öğretiyorum. İzmir'in o zamanki halini bilenler bilir. Üçkuyular-Narlıdere yolu şimdiki gibi değil. Sakin... Stres olmasın, panik yapmasın diye çok karışmamaya çalışıyorum. Ayrıca çok sakin bir ses tonuyla konuşuyorum. Direğe 3 santim farkla geçiyor benim güzel sevgilim. "Direğe çok yakın geçtin, Karşına dikkat hayatım.." diyorum. Yanıt "Hangi Karşı?"
Giyim kuşam (Kadın-24, İstanbul )
Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı ve siyah kemerini bir arada giyen babama annemin yorumu: "Toplama bilgisayar gibi olmuşsun!"
Teravih namazı (Erkek-27, Kocaeli )
Teravih namazına gidilir. Kadınlar caminin 2. katında kılmaktadırlar. Tam kaptırmışken atmosfere, bir ara secdeye gidildiğinde sessizliği 2. kattan bir çocuk sesi bozar. "Anneeee, aşağıda kocaman kocaman bir sürü g.t var!" Sessizlik, kafalar cümleyi çözümleyinceye kadardır. En sonunda imam dahil herkes kopar. Ne namaz kalır, ne abdest...
Cadaloz kaynana (Kadın-25, Yalova)
Bi arkadaşımın düğünündeyiz. Nikâh kıyılıyor, imzalar atılıyor, gelin ve damadı tebrik etmek için ayağa kalkıldığında elektrikler kesiliyor. Biz hep beraber "Aaaa!" diye tepki gösterirken, arkadaşımın annesi oldukça yüksek sesle düşüncesini dile getiriyor. "Oğlumun daha ilk dakikadan hayatı karardı."
Direksiyon eğitimi (Erkek-35, İzmir)
Sene 1993. Sevgilime (Şu an karım olur kendileri) araba kullanmayı öğretiyorum. İzmir'in o zamanki halini bilenler bilir. Üçkuyular-Narlıdere yolu şimdiki gibi değil. Sakin... Stres olmasın, panik yapmasın diye çok karışmamaya çalışıyorum. Ayrıca çok sakin bir ses tonuyla konuşuyorum. Direğe 3 santim farkla geçiyor benim güzel sevgilim. "Direğe çok yakın geçtin, Karşına dikkat hayatım.." diyorum. Yanıt "Hangi Karşı?"
Beyaz Eşya:))
Temel oldukça fakirdi. Evinde birçok şeyin eksikliğini çekiyordu Bir gün elleri cebinde vitrinlere bakarak dolaşırken güzel bir ütüye baka kaldı.. Vitrin de dalıp kalan, bakan Temel'e mağaza sahibi yaklaşır:
-Buyurun beyefendi!! Neye bakmıştınız?.
-Yoo. Öylesine bakayrım da!!
-Lütfen söyleyin. Yardımcı olalım..
- Ütüye baktum ama ben fakurum alamam ki..
İri kıyım, müşterisini süzen mağaza sahibi:
-Pekâlâ, bir anlaşma yapalım kabul eder misin?
- Ne ki?
- Bak arka bölüme gececeğiz..Sen aleti kaldıracaksın.Ben ütüyü ona asacağım taşırsa ütü senin olacak var mısın?
Kısa bir tereddüt geçiren Temel teklifi kabul eder. Arka bölüme geçerler, temel aletini dikletir. Mağaza sahibi ütüyü asar.Gerçekten firesiz ütü asılır..Sözünde duran mağaza sahibi ütüyü verir.
Büyük bir memnuniyetle evine gelen Temel durumu Fadime’ye, nasıl kaldırdığını, ütüyü nasıl taşıdığını gururla anlatır.Akşam yatarlar. Erkeği ile gururlanan Fadime, Temel'e sokulur..Arkasını dönen Temel hemen uykuya dalar.. Sonraki akşam Fadime yine sokulur..
-Buyurun beyefendi!! Neye bakmıştınız?.
-Yoo. Öylesine bakayrım da!!
-Lütfen söyleyin. Yardımcı olalım..
- Ütüye baktum ama ben fakurum alamam ki..
İri kıyım, müşterisini süzen mağaza sahibi:
-Pekâlâ, bir anlaşma yapalım kabul eder misin?
- Ne ki?
- Bak arka bölüme gececeğiz..Sen aleti kaldıracaksın.Ben ütüyü ona asacağım taşırsa ütü senin olacak var mısın?
Kısa bir tereddüt geçiren Temel teklifi kabul eder. Arka bölüme geçerler, temel aletini dikletir. Mağaza sahibi ütüyü asar.Gerçekten firesiz ütü asılır..Sözünde duran mağaza sahibi ütüyü verir.
Büyük bir memnuniyetle evine gelen Temel durumu Fadime’ye, nasıl kaldırdığını, ütüyü nasıl taşıdığını gururla anlatır.Akşam yatarlar. Erkeği ile gururlanan Fadime, Temel'e sokulur..Arkasını dönen Temel hemen uykuya dalar.. Sonraki akşam Fadime yine sokulur..
Temel yine arkasını dönerek uyur..Üç dört akşam aynı şekilde davranan Temel'e Fadime çıkışır:
-Ula Temel!! Ne oldi saa!! Sakatlandın mı yooğsa?
Fadime’ye ters bir göz atan Temel:
- Fadimem!! Pu aralar pana yaklaşma, yatakta kırpaşma!! Kafayu puzdolabuna takmisumdur da!!
-Ula Temel!! Ne oldi saa!! Sakatlandın mı yooğsa?
Fadime’ye ters bir göz atan Temel:
- Fadimem!! Pu aralar pana yaklaşma, yatakta kırpaşma!! Kafayu puzdolabuna takmisumdur da!!
KUTLAMA!!
Bu fıkra, bu gün doğum gününü kutlamakta geçiktiğim blog arkadaşım, komşum Laguer'e, çam sakızı çoban armağanıdır.. İçinizdeki çocuğun asla büyümemesi dileklerimle hocam daha nice mutlu yıllara... İyi ki varsııııın!!..
Mutedil...
İşadamı, ofisinde geç saatlere kadar sekreteri ile ciddi ciddi çalışır. Artık geç olmuştur, günün yorgunluğuna ek olarak acıkmışlardır da:
- Hadi çıkalım artık, gidip bir şeyler yiyelim de, evlerimize öyle gidelim!!
Çıkarlar, bir lokantada iyi bir akşam yemeği yerler, biraz da alkol alırlar sonra işadamı, sekreterini evine bırakır. O ara sekreter, nezaketen:
- Efendim!! Bir kahve içmek ister misiniz?
İşadamı:
- Oh!! Neden olmasın! diyerek teklifi onaylar..
Kahveyi içki izler, içkiden sonra da ruhlar ısınır ve birlikte olurlar.
İşadamı kalkar, evine gider. Sabah 04 civarıdır. Arabayı parkeder, cebinden bir tebeşir çıkartır, ceketine pantolonuna bir kaç çizik atar biraz tebeşir tozu serper ve içeri girer.
Karısı ayakta beklemektedir.
- Neredeydin?
- Aysel'le geç saate kadar çalıştık, sonra yemeğe gittik, onu eve bıraktım yemekten sonra beni kahve içmeğe çağırdı, kahveydi, sohbetti, içkiydi derken kendimizi yatakta bulduk, ancak toparlandım, geç kaldım, özür dilerim karıcım...
- Yalancııııı! Yine bütün gece o zibidi arkadaşlarınla bilardo oynayıp bira içtin di mi!?? Sen adam olmayacaksın ruhun serseri! Serserisin sen!!!
- Hadi çıkalım artık, gidip bir şeyler yiyelim de, evlerimize öyle gidelim!!
Çıkarlar, bir lokantada iyi bir akşam yemeği yerler, biraz da alkol alırlar sonra işadamı, sekreterini evine bırakır. O ara sekreter, nezaketen:
- Efendim!! Bir kahve içmek ister misiniz?
İşadamı:
- Oh!! Neden olmasın! diyerek teklifi onaylar..
Kahveyi içki izler, içkiden sonra da ruhlar ısınır ve birlikte olurlar.
İşadamı kalkar, evine gider. Sabah 04 civarıdır. Arabayı parkeder, cebinden bir tebeşir çıkartır, ceketine pantolonuna bir kaç çizik atar biraz tebeşir tozu serper ve içeri girer.
Karısı ayakta beklemektedir.
- Neredeydin?
- Aysel'le geç saate kadar çalıştık, sonra yemeğe gittik, onu eve bıraktım yemekten sonra beni kahve içmeğe çağırdı, kahveydi, sohbetti, içkiydi derken kendimizi yatakta bulduk, ancak toparlandım, geç kaldım, özür dilerim karıcım...
- Yalancııııı! Yine bütün gece o zibidi arkadaşlarınla bilardo oynayıp bira içtin di mi!?? Sen adam olmayacaksın ruhun serseri! Serserisin sen!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)