Enstitü..



Uzun zamandan beri görüşmüyorlardı. Yolda karşılaştılar.
— Hayrola epeydir görüşemedik. Ne yapıyorsun?
— İyiyim. Yeni bir iş kurdum. Kadınlarla uğraşıyorum.
— O nasıl iş öyle?
— Onları esirler gibi çalıştırıyorum. Yemek yemelerine izin vermiyorum, kızınca bağırıp, çağırıyorum, paralarını alıyorum. Sonra da işleri bitince kovuyorum.
— Ne biçim şey bu böyle?
— Valla güzellik enstitüsü diyor onlar.



Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

İkile..


Adamın biri gazete okurken gazetede bir haber ilgisini çeker. Mutfakta olan hanımına bağırır;
— Hanım hanım gel! Bak gazetede ne yazıyor?
Kadın işini yarım bırakır gelir;
— Ne oldu?
— Bak diyor ki kadınlar günde ondörtbin cümle kuruyorlarmış, erkeklerde yedibin….Gördün mü bilim bile sizin ne kadar geveze olduğunuzu kanıtlamış..
Kadın kocasına döner;
— Tabi, sizin gibi beyinsizlere bir lafı iki kere anlatırsak, sizin iki katı cümle kurulur...
Adam karısına döner ve şaşkın şaşkın;
— Ne dedin sen?

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Öbür taraf.:))


Karadenizli, Kayserili ve Diyarbakırlı üç arkadaş aynı trafik kazasında ölür. Cenazeleri dualarla, gözyaşlarıyla kaldırılır. İki gün geçer, bir de bakarlar ki Karadenizli, çıkmış mezardan, üstünü silkeleyerek geliyor.
Önce büyük bir panik yaşanmış haliyle, sonra bakarlar zombi mombi değil, bayağı kanlı canlı, cesaret edip yanına yanaşır ve merakla sorarlar:
—Yahu sen öteki dünyadan nasıl geri döndün?
— Öte tarafta da işler buradaki gibi yürüyormuş meğer, rüşvet, haksızlık, yolsuzluk.. Geri
göndermek için 5 bin dolar istediler, bastım parayı geri geldim.
— Eee, diğer iki arkadaşın niye gelmedi?
— Vallahi ben gelirken, Kayserili hâlâ “3.500 dolara olmaz mı, yap bir indirim de ayağımız
alışsın!” diye pazarlık ediyordu.
— Ya Diyarbakırlı?
— O da “Ben vermem, Devlet versin!” diye inatlaşıyordu..

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

İki Laz..


Temel ve Dursun, kumsalda gezerken, bir de bakmışlar önlerinde Alaaddin'in Sihirli Lambası duruyor.. Almışlar ellerine lambayı şöyle bir dokunup okşamışlar. Fiiiiiiisssssssss... Cin dışarıda.
Cin; bir Temel'e bakmış, bir Dursun'a, iki Laz.. Sonra dile gelmiş:
- Kusura bakmayın ben sizinle uğraşamam.. Alın size üçer yumurta, her kırdığınız yumurta için bir dilek tutun. İstekleriniz yerine gelsin...
Cin uçup gitmiş lambasına, Temel ile Dursun ellerinde yumurtalarla ayrılmışlar kumsaldan.
Aradan yıllar geçmiş. Bu olaydan çok zaman sonra iki eski dost karşılaşmışlar.

Temel, Dursun'a sormuş:
— Ula Tursin, ne ettun yimirtalari?
- Valla,Temel, ilkini kirdim, çok para istedum, hiç bitmeyen bir param var..
— Eeee! Ikincisu...
— Onu da kirdim, çok guzel bir hatun istedum. Şimdi dunyalar guzeli bir karim var..
- Ya ucuncusunu neettun?
- Onu da kirdum, sağlik istedum.. Hiç hastalanmadan yaşayip cideyrum.. Peki sen ne ettun yimirtalari?
Temel hüzünle başını sallamış,
— Sorma sorma!! Senden ayrildim eve celdum, tam eşikten gireyiken ayağum takildi, yumurtanin biri yere duşti kirildi... Ben de, "hassittir be" dedum.. Hay demez olaydum, evin içi "çük" doldi..
— Eeee! Sonra? demiş Dursun,
— Bir ev dolusu çükle ne yapayim da!! Kirdim ikincuyu, butun çük'leri geri götürmesini istedum.
— Yaaa! Peki sonunciyi ne ettun?
— Ne edeceğidum uşağum? Kirdim sonuncuyu da, haçan benimkini geri getir, dedum da...

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

İstikbal..:))


Pek saf olan karı koca çocukları olmadığı için hocaya giderler.Hoca;
— Büyü için hanımla ilişki kurmam gerek, hafifçe ilişkide çocuk memur, biraz ilerletirsem mühendis, tam ilişkide doktor olur, der.
Çok şaşıran ama çaresiz kalan karı koca düşünür taşınır;
— Çocuğumuz olsunda memur olsa da olur, diye kararlarını bildirirler.
Hoca kadını içeri alır. Soyunmasını söyler. Kadının çok güzel olduğunu görünce kendini kaptırır.
Kadın hocanın tam ilişkiye geçmeye çalıştığını görünce telaşlanır;
— Aman hoca efendi!! Biz memur istiyorduk!
Kendinden geçen hoca gürler;
— Çocuğun istikbaliyle oynama be kadın!!

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

((:lemeT


Temel; Dursun’un güzel Rus karısına kafayı takmış. Ne yapsam, etsem de bu kadınla birlikte olsam, diye iç geçirir, içi içini yermiş. Bir gün dengine getirir Eva'ya;
— Senden cok hoşlanayrum, pirlukte olmak isteyrum da!
— Hay hay neden olmasın, ama 100 dolarını alırım.
— Tamam o zaman, pen hemen para ayarlayayum.
— Ama müsait olunca ben seni ararım, o zaman gel.
Eva, ertesi gün Dursun’un işe gitmesini fırsat bilerek Temeli arar;
—100 doların hazırsa hemen gel!
— Hazır, hazir dur da!! Hemen celeyrum!
Temel 100 doları Eva’ya verdikten sonra işi bitirmişler.
Akşama Dursun eve geldiğinde karısına seslenir;
— Hanım, Temel bugün puraya celdi mu?
— Şeyyyy, evet geldiiii Dursunnnn...
— Peçi, saa 100 dolar verdi mu?
— Şeyyy Dursunnnn beni dinleee...
— Zabah goşa goşa yanuma celdi. Baa acil 100 dolar lazım dur, cözinu severum ögledan soona söz, sizin eve ugrar bırakirum demişidu..
— Şeyyyy verdiiiii.
— Ula bu Temel çook dürüst adam ya...

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Temella!!


Temel, iş seyahati için Japonya'ya gider. Tokyo sokaklarında dolaşırken gözüne Sony Tower takılır ve içine girip dolaşmaya başlar. Katlardan birinde yeni buluşlar pavyonunda özel bir gözlük satılmaktadır.
— Ula! Nedir bu?
Tezgahtar kız;
— İnsanları çıplak gösteren gözlük, yeni buluşumuzdur.
Temel hemen takar gözlüğü ve kıza bir bakar, kız çırılçıplak. Mağazadaki insanlara bakar herkes çıplak. Hemen bir tane alır, dışarı çıkar. Tokyo sokaklarında takar gözlüğü. Herkes çıplak, çok keyiflenir bizim uşak. Çıkartır gözlüğü herkes giyinik, takar gözlüğü herkes çıplak.
Neyse, gezisi biter Türkiye'ye döner. Trabzon’a gelir evinin yolunu tutar. Kapıyı çalmadan önce takar gözlüğünü, Fadime kapıyı açar çıplak çok hoşuna gider. İçerde yakın arkadaşı Dursun da salonda çırılçıplak oturmaktadır, neşeden basar kahkahayı ve çıkarır gözlükleri fakat oda ne! Gözlerine inanamaz, Fadime de, Dursun da gene çıplaklar. Temel'in tepesi atar;
— Uyyy Japonlar kazikladu penu, gözlük bozuldi da!

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Çocuk..


Bir kasabanın kilisesinde papaz vaaz vermektedir. Konu, kasaba nüfusunun azlığına gelir, papaz halkı çocuk yapmaları konusunda uyarır;
— Hangi aile çok çocuk yapmışsa, bir tabur düşman askeri öldürmüş kadar sevap kazanır.
Vaaz sonrası evlerine dönen çiftlerden birinde kadın kocasına yaklaşarak;
— Hadi kocacım bir tabur asker öldürelim.
Kocası kabul eder ve birlikte olurlar. Aradan yarım saat geçer, kadın yineler;
— Hadi kocacım bir tabur düşman askeri daha öldürelim.
Adam yine kabul eder. Bu böyle birkaç kez adamın oflayıp puflamasıyla birlikte sürer.
Bu sırada çıkarttıkları seslerden rahatsız olan oğulları gelir odaya:
- Ya çok gürültü yapıyorsunuz uyuyamıyorum!!
Babası yakınır:
— Ne yapayım oğlum, düşman askerleri ananın beynine karargâh kurmuş, öldür öldür bitmiyor.

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Meksikalı Balıkçı


Amerikalı zengin işadamı, bir iş seyahati sırasında küçük bir Meksika kıyı kasabasına uğrar. Limanda gezerken, ağzına kadar balık dolu küçük bir teknenin içinde oturan bir balıkçı dikkatini çeker. Merakla yanına yaklaşır ve sorar,
—Merhaba, bu balıkları yakalamak ne kadar zamanını aldı?
Balıkçı;
— Tümünü bir-iki saatte yakaladım.
— Niçin daha uzun süre kalıp daha fazla balık yakalamıyorsun?
— Ailemin geçimi için bu kadarı yetiyor.
— Günün kalan zamanını nasıl geçiriyorsun?
— Geç vakit yatarım, sabah birazcık balık yakalarım. Sonra çocuklarımla oynarım, öğlende de karım Maria ile biraz siesta yaparım. Akşamları, amigolarla beraber gitar çalıp şarap içeriz, eğleniriz. Dolu ve meşgul bir yaşantım var senyör.
Amerikalı gerinerek,
— Benim Harvard’dan MBA’m var ve sana yardım edebilirim. Balık tutmak için daha çok zaman ayırmalı ve daha büyük bir tekne ile çalışmalısın. Bu tekneden elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa sürede bir balıkçı filosuna sahip olursun. Böylelikle, yakaladığın balığı aracılara değil doğrudan doğruya işleme tesislerine satarsın. Hatta kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Balıkçılık sektöründe bir numara olursun.
Ve Amerikalı devam eder,
—Tabii bunları yapman için öncelikle bu küçük balıkçı kasabasını terk edip Mexico City’e, daha sonra Los Angeles’e ve en sonunda holdingini genişletebileceğin New York’a yerleşirsin.
Balıkçı düşünceli, sorar,
—Peki senyör, bu anlattıklarınız ne kadar zaman alır?
Amerikalı yanıtlar,
—15–20 yıl kadar.
— Peki, bundan sonra senyör?
Amerikalı güler,
— Şimdi anlatacağım en iyi tarafı! Zamanı geldiğinde, şirketini halka açarsın ve şirketinin hisselerini iyi paraya satarsın! Kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın!
—Milyonlar? Eee... Sonra senyör?
— Ondan sonra emekli olursun. Geç vakitlerde yatabileceğin küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin, istersen zevk için biraz balık tutarsın, çocuklarınla oynayacak, karınla siesta yapacak zamanın olur, akşamları da arkadaşlarınla şarap içip, gitar çalarsın. Nasıl, mükemmel değil mi?”
Balıkçı ‘nin yüz ifadesi gevşemiş;
— İyi de ben zaten böyle yaşıyorum ki, hayallerimi neden erteliyim!

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Evcilik :))


EVLi ERKEK DUASI
Allahım!!
Karımı her türlü tehlikeden koru, gerekirse ben tehlikeye atlayım.
Onu hiç yorma, gerekirse ben yorulayım
O çalışmasın, ben çalışayım
O hasta olmasın, ben olayım...
Allahım o aldatmasın, ben aldatayım.
Benim güzel karım dul kalmasın, ben kalayım...
Elhamdurusu ile
Kızlar sürüsü ile
Sabah birisi ile
Akşam yenisi ile...

EVLİ KADIN DUASI
Allahım!! lütfen bana;
Deniz kadar etkileyici bakışları olan, yakışıklı (Aliye),
Ferit kadar kibar ve olgun (Bir Dilim Ask),
Selim kadar zeki ve zengin (Bir İstanbul Masalı),
Baran kadar karizmatik (Haziran Gecesi),
Cem kadar sadık ve eğlenceli (Avrupa Yakası),
Polat kadar güçlü (Kurtlar Vadisi)
Mithat kadar becerikli (Sahra) ve
Niko kadar fedakâr ve kararlı (Yabancı Damat) biriyle tanışma fırsatı ver.
Ver de, evdekini kapıya koyabilmek için yeterince cesaretim olsun.
Yoksa televizyon karşısında ihtiyarlamaya devam edeceğim!
Elhamdulillah eriynen,
Yakışıklılar sürüynen,
Hergün başka biriynen,
Nasip eyle yarabbi

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Pamuk :))


Nasıl oluyorsa? Bölükte; aşçının yemekleri yüzünden, erbaş ve erler hemoroit olur. Tam 107 kişi yatak yorgan yatar. Olayı duyan komutan reviri denetlemeye gelir, her askere tek tek durumunu sorar:
—Merhaba asker, hastalığın nedir?
—Sağ ol komutanım, hemoroit’im var.
—Tedavi olarak ne yapıyorlar?
—İlaçlı pamuk efendim.
—Bir arzun var mı asker?
—Bir an evvel iyileşip tekrar vazifeme dönmek istiyorum komutanım!.
Komutan her erin önünde durup aynı soruları sorup hep aynı karşılığı alınca memnun olur.
Sıra en son sıradaki ere gelir. Ona da usulen aynı soruları sorar:
—Merhaba asker, hastalığın nedir?
—Bademciklerimden rahatsızım efendim.
—Öyle mi? Peki, sana tedavi olarak ne veriyorlar?
—İlaçlı pamuk efendim.
—Güzel. Peki, bir isteğin var mı evladım?
—Var, efendim. Mümkünse sıra bana gelince pamuğu değiştirsinler.

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Eşek..


Genç adam gördüğü yaşlı ama sevimli eşeği köy yerinde sahibinden 500 milyon liraya satın almak istedi. Köylü amca eşeği sattı ve parayı alırken;
— Yarın eşeği kasabaya getirip sana teslim ederim.
Ertesi gün genç adam, amcayı kasaba meydanında buldu ve eşeği sordu. Amca;
— Çok üzgünüm ama eşek sizlere ömür.
Genç adam;
— Peki, o zaman paramı iade edin.
Amca parayı alır almaz harcadığını ve iade edemeyeceğin söyledi.
Genç adam biraz düşündü;
— O zaman bana eşeğin ölüsünü ver.
Amca;
— Ölü eşeği ne yapacaksın?
— Görürsün!.
Amca, genç adamı bir ay sonra şehirde gördü;
— Nasıl eşeğin ölüsü işine yaradı mı bari?
Genç gülerek;
— Evet, büyük ödülün eşek olduğu piyangoda ikişer milyon liradan 500 bilet sattım. Toplam 498 milyon lira kar ettim..
Amca;
— Peki, ölü eşeğe kimse itiraz etmedi mi?
Genç adam gene güldü..
— Bir tek piyangoyu kazanan itiraz etti; ona da iki milyonunu iade ettim.

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Egzoz!!


Kadın doğum uzmanı mesleğinden sıkılmış ve araba tamircisi olmaya karar vermiş. Bunun için gidip dersler almış; sınavı 100'le bitirip tamirci olması gerekiyormuş. Adam sınava giriyor, çıkıyor bir bakıyorlar ki 150 almış sınavdan. Herkes şoka giriyor "nasıl olur ?" diye. Hocalar diğer puan veren hocayı yakalıyorlar ve soruyorlar;
— Nasıl 150 aldı?
Hoca da başlıyor anlatmaya:
— Önce bujileri değiştirdi sonra motor'a rektifiye yaptı sonra da karbüratörü dağıtıp temizledi ve son olarak da vites kutusunu dağıtıp topladı..
Diğer hocalar:
—Ee 150 almayı gerektirecek durum nedir? Diğer öğrenciler de bunu yapıyorlar, deyince:
— İyi de tüm bunları egzozdan yaptı!

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Evlilik Teklifi..


O gece genç kız evine biraz üzgün dönmüştü. Annesine döndü;
- Bir saat önce Kemal’den evlenme teklifi aldım.
— Peki, neden böyle üzgün duruyorsun o zaman kızım?
— Adam ateist olduğunu itiraf etti,anne!. Cehennemin varlığını bile inkar ediyor.
Annesi boynunu bükerek;
- Sen yine de evlen kızım. İkimizin arasında kalsın. Nasıl olsa kısa zamanda yanıldığını kanıtlarız biz ona!

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Şoför..


Kamyon şoförü otoyolda giderken 'Dikkat alçak köprü!' yazısını görmesiyle köprünün altına sıkışması bir olur...
Çok sinirlenir ikaz levhasının daha köprüye gelmeden önce konulmamasına...
Otoyol kapanır, arkasında kilometrelerce araç birikir, haber verilmesine karşın saatler sonra ekip gelir. İçeriden ağır adımlarla sırıtarak bir polis iner, kamyonun yanına gelip ellerini beline koyar;
— Sıkıştın ha!
— Hayır Memur Bey!. Bu köprüyü taşıyordum, mazotum bitti!!.

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Hız Limiti!!


Adam otoyolda hız limitini, aynı yönde ilerleyen diğer araçlar gibi aşar.. Ama çok geçmez polis kendisini durdurur, ehliyet ve ruhsatı aldıktan sonra;
— Radara yakalandınız ceza kesilmesi için lütfen ekip otosuna buyurun!
— Biliyorum hızlıydım! Fakat benden başka bir sürü hızlı giden vardı.. Onları neden durdurmadınız?
— Hiç balığa gittiniz mi?
— Uhmm! Evet!.
— Peki, siz hiç tüm balıkları yakaladınız mı?

Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı

Yaşam Sırrı!! :))


Yaşlı çift lokantada akşam yemeği yerken, erkek eşine doğru eğilir;
—Anımsıyor musun? 60 sene önce bu lokantanın arkasındaki çitin kenarına gitmiştik ve
çılgınlar gibi birlikte olmuştuk.
—Eveet, gayet iyi anımsıyorum!.
—Pekâlâ, geçmişin anısına oraya gidip yinelemeye ne dersin!
—Oooooooh, seni şeeytan, bu kulağa çok hoş geliyoor!
Yan masada onları dinleyen polis, kendi kendine gülümser;
—Bunu kesin görmeliyim, bu iki ihtiyar çitin dibinde, birlikte olacaklar,herhangi bir sorun çıkabilir, gözümü onlardan ayırmamalıyım.Ve çaktırmadan başlar onları izlemeye...
Yaşlı çift bastonlarına ve birbirlerine dayanarak yavaş yavaş arka bahçeye doğru yürürler. Arka bahçede çite doğru ilerlerler. Yaşlı kadın bluzunu ve külotunu çıkarır, adam da pantolonunu indirir, kadını yakalar ve polisin daha önce hiç görmediği şekilde vahşice sevişmeye başlarlar.18’lik gençler gibi alt alta üst üste çılgınca alenen bu iş neredeyse 40 dakika sürer. Kadın "Aman tanrım" diye çığlıklar atmakta, erkekse bütün ciddiyetiyle işini yapmaktadır. Sonunda, nefes nefese birbirlerinden ayrılırlar.Polis olanlara büyülenir, yaşam hakkında bilmediğim ne çok şey var diye düşünmektedir.
Yerde yarım saat dinlenen çift ayağa kalkıp giyinirler. Poliste şaşkın hala olanları izlemektedir;
— Çok ilginçti, adam motorlu tren gibiydi. Sırrının ne olduğunu kesin öğrenmem gerek, diye
düşünür.
Yaşlı çift yanından geçerken onları durdurur;
—Şimdiye kadar hiç görmediğim bir şeydi, yaklaşık 40 dakika birlikte oldunuz. Bunu nasıl
becerdiniz? 60 sene önceki gibi..,Bu kadar yılda değişen hiç bir şey olmadı mı??... Sırrınız
nedir?
—Yoo, sırrımız falan yok, der yaşlı adam; yalnızca orospu çocukları çite elektrik vermişler..
Veren El , Alan Elden Hep Üstündür!!
Birleşmiş milletler yardım kampanyası çağrı